Blok zinciri teknolojisi, kripto paralardaki varlığıyla ünlense de farklı sektörlerde de kullanıma geçiyor. Özellikle taşımacılık sektöründe akıllı sözleşmelerle kendini gösteren blok zinciri teknolojisi, süreçlerde hız ve kolaylık sağlamanın yanı sıra maliyetleri de düşürüyor.
Akıllı sözleşme, geleneksel bir sözleşmenin aksine, koşulları Ethereum gibi bir blok zincirinin üzerinde çalışan kodlar şeklinde yürütülen sözleşmelere deniyor. Bu sözleşmeler, blok zincirinin sunduğu güvenilirlik ve erişilebilirlikten faydalanan uygulamalar oluşturup bunların taraflarla paylaşılabilmesini mümkün kılıyor.
Akıllı sözleşmenin avantajları
Günümüzde lojistik sektörü ve dış ticaretin yapısı gereği, işlemler sırasında, büyük oranda kâğıt kullanılıyor. Süreçler de manuel bir şekilde işliyor. Üstelik, işlem gören belgelerin ve verilerin lojistik yaşam döngüsünün her aşamasında paydaşlara aktarılması gerekiyor. Sektörde sürecin böyle işliyor olması, ticarette ciddi gecikmelere neden olabiliyor. İşte tam da bu noktada blok zinciri teknolojisi bir kahraman gibi imdada yetişebilir. Blok zinciri, ticaret ekosistemindeki tüm tarafları birbirine bağlayabilir. Belgeler dijitalleştirilip standart hale getirilerek ilgili aktörler arasında eş zamanlı paylaşılabilir. Malların tedarik zinciri boyunca sorunsuz geçişini kolaylaştırmaya yardımcı olabilir. Böylece gümrük işlemlerinde blok zinciri kullanımı, gümrük operasyonlarında maliyetleri azaltırken tüm süreçlerde adım adım kolaylık sağlayabilir.
Blok zinciri kullanımının diğer bir avantajı da akıllı sözleşmenin kullanımı yoluyla, ithalatçıların gümrük vergilerini kolayca ödemelerine yardımcı olmak. Böylelikle gümrük makamları için vergi ödemeleri üzerindeki kontrol de kolaylaşabilir. Ancak bu tür çözümler ithalatçıların, ihracatçıların ve gümrük idarelerinin farklı ülkelerde aktif iş birliğini gerektiriyor. Gümrük idareleri tarafından blok zinciri kullanımı, bu teknolojinin ulusal hükümetler tarafından tanınmasını da gerektiriyor. Tüm bu gereklilikler, blok zinciri ve akıllı sözleşmelerin hayata geçirilmesinde bir engel olarak karşımıza çıkabilir.
Deniz yolu lojistiğinde durum
Bilindiği üzere uluslararası ticaretin yaklaşık yüzde 90'ı deniz yoluyla gerçekleştiriliyor. Deniz sigortacılığı da ticarette önemli bir rol oynuyor. Bu kapsamda blok zincirinin deniz taşımacılığına etkileri söz konusu. Blok zinciri tabanlı deniz sigortası platformları, belirli koşullara göre oluşturulan akıllı sözleşmeler yoluyla otomatik talep ve prim sağlıyor. Bu platformun diğer işlevlerine baktığımızda, ithalatçılar, ihracatçılar, sigortacılar ve komisyoncular arasında gerçek zamanlı sevkiyat bilgisi paylaşımı ve sigorta şirketleri tarafından risklerin izlenmesi öne çıkıyor. Sigorta şirketleri, tüm prim ve taleplerin geleneksel kâğıt prosedürlerine kıyasla daha hızlı ödenmesi için riskleri hızlı bir şekilde yönetebilir.
Bu noktada sigorta şirketlerine talepleri otomatik olarak değerlendirmek ve ödemek için akıllı sözleşmelere yönelik parametreleri dikkatli bir şekilde belirlemesi öneriliyor. Bununla birlikte blok zincirinin en önemli vaatleri arasında olan eş zamanlı, güvenilir ve şeffaf veri akışının deniz taşımacılığına da bu yönleri ile büyük avantajlar sağlayacağı söylenebilir.
Gümrük idaresindeki işlemler açısından da süreç kolaylaşabilir. Gümrük idaresi, gerekli gördüğü durumlarda sunulan belgeleri, yaptığı yurt dışı araştırması sonrasında yazışmalar yolu ile onaylıyor. Blok zinciri uygulaması kullanılıyorsa, belgelerle ilgili herhangi bir şüphe halinde aylarca süren kontrol ve yazışmalara hiçbir şekilde gerek kalmıyor.
Blok zinciri ayrıca uluslararası ticarette sahteciliği sınırlandırmak için orijinallik kanıtını, ticari markaların sertifikalarını ve ürünü tanımlayan diğer bilgileri saklamak ve güvenli bir şekilde erişmek için kullanılabilir. Bu tür çözümler genellikle elmas, sanat nesneleri, lüks ürünler gibi pazarlarda dolandırıcılığı önlemek için uygulanabilir.
Türkiye'de durum nedir?
Türkiye’de yasal çabalara rağmen, elektronik belge alışverişi ve veri işlemeye geçiş tam anlamıyla hayata geçmiş değil. Teknolojinin kullanımı, mevzuat açısından kendine özgü zorlukları beraberinde getiriyor. Bu zorluklar kalem kalem şöyle sıralanabilir:
- Veri yerelleştirme ve gizlilik sorunları
- Yürürlükteki yasaların tanımlanması ve sorumluluk tahsisi
- Blok zinciri tabanlı bilgilerin yasal geçerliliği olması
- Ekonomik operatörler ve düzenleyicilerin birlikte çalışabilirliği
Bu zorlukları ele almak için uluslararası düzeyde çeşitli girişimler mevcut. Blockchain Türkiye Platformu da bu girişimlerden biri. Platform, dünya genelindeki blok zinciri gelişmelerini, “Hukuk, Düzenlemeler ve Kamu İlişkileri Çalışma Grubu” ile yakından takip ediyor.
Avrupa Birliği’nin raporu
Avrupa Birliği Parlamentosu da konuyu mercek altına alan bir rapor hazırladı. 2021 yılında Avrupa Birliği Parlamentosu tarafından yayımlanan “Tedarik Zincirleri ve Uluslararası Ticaret için Blok Zinciri” raporu, blok zinciri geliştirme ve uygulamalarının tedarik zinciri ve uluslararası ticarete potansiyel etkilerini analiz ediyor. Raporda blok zinciri uygulamasının kullanılabileceği şu alanlar ele alınıyor:
- Merkezi olmayan pazar yerleri
- Blok zinciri tabanlı akreditifler
- Sınır ötesi ödeme sistemleri
- Deniz sigortası
- Nakliye belgeleri ve tedarik zinciri için izleme sistemleri
- Blok zinciri tabanlı e-menşe sertifikası
- Lüks ürünlerin orijinalliğinin kanıtı
- Gıda sektöründe etik kaynakların izlenmesi
Avrupa Birliği, bu analizle birlikte ilgili kuruluşların istişaresinin ardından, uluslararası ticaret belgeleri ve süreçlerindeki çeşitli zorlukları tanımlıyor. Rapor, teknolojinin kullanımı konusunda Avrupa Parlamentosu için bir dizi politika seçeneği de ortaya koyuyor.
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) de uluslararası blok zinciri standartlarının belirlenmesinde aktif bir rol oynarken hükümetlerin kapasite geliştirmesine yardımcı oluyor. Kuruluş, bu kapsamda blok zincirini yöneten ve kullanan hükümetler için en iyi uygulamaları belirlemeyi ve paylaşmayı taahhüt ediyor.
Yasal çerçevenin çizilmesi gerekiyor
Bilgisayar kodlarından oluşan akıllı sözleşmelerin, doğal bir dilde yazılmış olmaması ve hukuki niteliğinin belirsiz olması itirazların ilk nedenlerinden. Bu teknolojinin doğru şekilde kullanılması ve tarafların yasal anlamda korunması yönünden de tartışmalara yol açıyor.
Ülkeler bazında baktığımızda ise bazı ülkeler yeni bir yasal düzenleme yapmazken bazıları bu yeni teknolojiyi hesaba katacak şekilde mevcut yasalarını güncelledi. Örneğin İsviçre’de hükümet, blok zincirine dayalı inovasyonu engelleyen yasal engelleri ortadan kaldırmak için çalışıyor. Polonya, Fransa ve Lüksemburg gibi Avrupa ülkeleri ise özellikle finans sektöründe blok zincirinin belirli uygulamalarına yönelik özel düzenlemeleri kabul etti bile.
Lojistik sektöründe blok zinciri kullanımının yaygınlaşması için kamuya düşen en önemli sorumluluklardan biri de yasal çerçevenin belirlenmesi. Bu çerçeve belirlenmedikçe uygulamada ilerleme sağlanamayacağı ortada. Bu teknolojinin yaygınlaşması ancak farklı devlet kurumları tarafından uluslararası düzeyde tanınması ve yasal normların belirlenmesi sayesinde mümkün olacak.
KAYNAKLAR
bctr.org
Avrupa Parlamentosu “Tedarik Zincirleri ve Uluslararası Ticaret için Blok Zinciri”
lojistikhatti.com