Katastrofik tahvillere (Cat Bond) 2025 yılı itibarıyla olağanüstü bir ilgi artışı söz konusu. Küresel sigorta ve sermaye piyasalarında dikkat çeken bu gelişme kapsamında Cat Bond’lar toplamda 18,1 milyar dolarlık yeni ihraçla tüm zamanların rekorunu kırdı. Artan iklim riskleri, yüksek sigorta talepleri ve alternatif finansman arayışı, bu özel yatırım ürünlerini hem reasürans şirketleri hem de kurumsal yatırımcılar için cazip bir seçenek haline getirdi.
Akla şu soru geliyor haklı olarak. Cat Bond’ları bu kadar çekici kılan nedir? Neden 2025'te bu tahvillere yönelim bu kadar güçlü oldu? Ve bu yatırım aracı gerçekten riskleri mi azaltıyor, yoksa sadece riskleri el değiştiren yeni bir model mi yaratıyor?
Katastrofik tahviller, adından da anlaşılacağı üzere deprem, kasırga, sel gibi büyük çaplı doğal afetlerin meydana gelmesi durumunda sigorta şirketlerine nakit akışı sağlayan ama afet gerçekleşmezse yatırımcısına faiz ve ana para kazancı sunan özel menkul kıymetler. Bu farklı yapı sayesinde reasürans şirketleri, geleneksel kapasite sınırlarını aşarak sermaye piyasalarından afet temelli koruma fonları yaratıyor.

2025’te Cat Bond talebini artıran en büyük faktör ise elbette iklim değişikliği kaynaklı afetlerin sıklaşması ve aynı zamanda da büyüklüğünün artması. Bu yıl içinde özellikle ABD’nin doğu kıyısında yaşanan kasırga sezonu, Japonya’daki sismik hareketlilik ve Güney Avrupa’da yaşanan uzun süreli kuraklıklar, sigorta sektöründe katastrofik risklere karşı daha fazla sermaye ihtiyacını gündeme getiriyor. Reasürans şirketleri bu artan riskleri yalnızca kendi bilanço kaynaklarıyla karşılamaya çalışsaydı, sermaye yetersizliği ya da yüksek prim baskısıyla karşı karşıya kalabilirdi. Cat Bond’lar tam da bu noktada devreye girerek dış kaynakla risk transferini mümkün kılıyor. Artan talepte yalnızca sigorta şirketlerinin değil, kurumsal yatırımcıların rolü de kritik. Özellikle sabit getirili varlıklarda reel getirinin düşük olduğu bu dönemde, Cat Bond’lar yatırımcılara şu şansları sunuyor:
- Diğer finansal varlıklarla düşük korelasyon,
- Görece yüksek kupon getirisi,
- Kısa ve orta vadeli risk değerlendirmesi gibi avantajlar sundu.

İşte tam da bu nedenlerle 2025’te Cat Bond portföyleri, sadece sigorta fonları değil; emeklilik fonları, “hedge” fonlar ve sürdürülebilir yatırım odaklı ESG portföylerinin de radarına girdi. Sözün sonunda Cat Bond’lar her ne kadar güçlü bir finansal araç gibi görünse de tamamen risksiz de değiller. Yatırımcı açısından en büyük risk, tahvilin tetikleyici olayının gerçekleşmesi halinde ana paranın kısmen ya da tamamen kaybedilmesi. Bu nedenle yatırımcılar için tahvilin bağlı olduğu depremin büyüklüğü, fırtına hız sınırı gibi değişkenlerin net biçimde anlaşılması ve bağımsız üçüncü taraflarca modellenmesi kritik öneme sahip.
Öte yandan sigorta şirketleri için de dikkat edilmesi gereken bazı noktalar bulunuyor. Cat Bond’lar, genellikle parametrik modeller üzerine kuruluyor. Tam da bu nedenle de gerçek zararın boyutu ile tetikleyici olayın gerçekleşip gerçekleşmemesi arasında fark olabiliyor. Bu durum, “zamanlama uyumsuzluğu” ya da “koruma açığı” riskini gündeme getirebiliyor.
Cat Bond piyasasının aşırı büyümesi bir yandan da sermaye piyasasıyla doğrudan entegre olan sigorta yapıları yaratıyor. Bu da likidite avantajı sağlarken diğer yandan sigorta sektörünü küresel finansal dalgalanmalara daha açık hale getirebilir. Tüm bu avantaj ve risklerine rağmen 2025 itibarıyla katastrofik tahviller, hem sermaye erişimi hem de risk çeşitlendirme açısından sigorta ve reasürans sektörünün vazgeçilmez araçlarından biri. Bu tahviller sürdürülebilir finans dünyasında da yerini alarak iklim dayanıklılığına katkı sunan bir yatırım ürünü olarak görülmeye başlıyor.
Kısacası ve belki de en güzeli Cat Bond’lar artık sadece bir finansal koruma aracı değil aynı zamanda iklim riskine karşı kolektif dayanıklılık inşa eden yeni nesil bir güvence modeli olarak konumlanıyor. 2025 yılı bu modelin sadece büyüdüğü değil stratejik bir varlık sınıfına dönüştüğü yıl olarak da kayda geçti.