Dünyada tam manasıyla bir trafo kıtlığı yaşanıyor. Gelişmiş ekonomilerin bulut ekonomisi, yapay zeka, çip üretimi, elektrikli ve hidrojenli araç teknolojilerinde giriştiği yarış, hız kazanıyor. Ancak alt düzey teknolojiye sahip trafo yatırımları ise göz ardı edilmişe benziyor. Şu da biliniyor ki dünya genelinde enerji alt yapısının yenilenmesi giderek daha önemli bir hal alacak. Kuzey Amerika ve Avrupa'daki ülkeler, bu süreçte milyarlarca dolarlık yatırımlar yapmayı planlıyor. Bu noktada enerji iletiminde kritik öneme sahip olan trafo merkezleri ve terminalleri (trafo terminleri), bu planların önünde büyük bir engel oluşturuyor. Dünyada yaşanan trafo termin krizinin etkileri, enerji projelerinin zamanında tamamlanmasını zorlaştırıyor ve maliyetleri de ciddi şekilde artırıyor.
Birçok sektörde olduğu gibi Covid-19 pandemisi sürecindeki kapanmalar sebebiyle dünyanın birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinde trafo yatırımları sekteye uğradı. İklim krizi yüzünden artan sıcaklıklar klima kullanımının yoğunlaşmasına neden oluyor. Bu da enerji altyapısı eskimiş ülkelerin şebekesinin yoğun enerji çekimine karşı yetersiz kalmasına yol açıyor. Tam da bu nedenle şebekeyi geliştirmek için daha fazla trafo üretilmesi gerekiyor.
Wood Mackenzie'nin konuya dair hazırladığı rapora göre, pandemiden çıkarken emtia fiyatlarında gözlenen hızlı artışlar da fiyatları uçurdu. Sonraki dönemde emtia fiyatları gerilese de üreticilerin güçlü talep ve termin sürelerinin desteği ile marjlarını yükselttikleri gözleniyor. Rapora göre termin süreleri iki yıla çıkmış durumda. Pandemi öncesinde ise bu 30-60 hafta ile sınırlıydı. Öte yandan sorun termin süreleri ile de sınırlı değil. 2020'den bu yana hammadde maliyetlerinin de etkisiyle trafo fiyatları yüzde 60-80 oranında arttı.
ABD Başkanlık Ulusal Altyapı Danışma Konseyi (NIAC) de bu haziran ayında “ABD Şebekesinin Güvenilirliğini Sağlamak İçin Güç Trafosu Sıkıntısının Giderilmesi” başlıklı bir rapor hazırladı. Raporda yerli üretimin desteklenmesi de dahil olmak üzere bir dizi öneri sunuldu. Bu kriz neden baş gösterdi ve krizin arka planında ne var? ABD'deki trafoların ortalama yaşının 30 olduğu belirtiliyor. Bir trafonun 30-40 yıllık ömrü olduğu düşünüldüğünde ülke altyapı yenilenmesi için kritik zamanlarda.
Araştırmalara göre Kuzey Amerika'dan sonra trafo pazarında en yüksek talebin yaşanacağı Avrupa'da da krizin ayak sesleri duyuluyor. Avrupa Komisyonu'nun Kasım 2023'te yayımladığı bir çalışmaya göre enerji altyapısının yenilenmesi için 2030 yılına kadar 584 milyar euroluk harcama yapılması gerekiyor. Çalışmaya göre bu yatırımlar yenilenebilir enerji kaynaklarının şebekeye dahli, elektrikli araç yayılımı ve ısı pompalarının kullanımının artması sonucu oluşacak talebe yanıt vermek için zorunlu. ABD pazarına özel aktardığımız zorlukların yanında Avrupa'nın ilave bir sorunu daha var. O da özellikle büyük trafo kurulumu için gerekli olan nitelikli personel ihtiyacı.
Krizin çözümü için stratejiler
Trafo termin krizinin çözümü için birkaç strateji üzerinde duruluyor. Bu stratejilerin hayata geçmesi halinde çözüm gelebilir. Bunlar şöyle:
Üretim kapasitesinin artırılması: Dünyanın önde gelen trafo üreticileri, kapasitelerini artırmak için yeni fabrikalar inşa etmeyi veya mevcut tesislerini genişletmeyi planlıyor. Ancak bu tür genişlemeler elbette zaman alacağı için kısa vadede bir çözüm olmayabilir. Yine de kapasite artırımına ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi.
Alternatif teknolojilerin geliştirilmesi: Yeni nesil trafo teknolojileri ve enerji iletim çözümleri geliştirilerek mevcut terminlere olan bağımlılığın azaltılması da hedefleniyor. Bu amaçla daha dayanıklı ve verimli malzemeler kullanılarak terminlerin ömrünü uzatan teknolojiler geliştirilmeye çalışılıyor.
Küresel iş birliği: Enerji alt yapısının yenilenmesi konusunda ülkeler ve özel sektörler arasında daha fazla iş birliği yapılması, tedarik zincirindeki sorunların hafifletilmesine yardımcı olabilir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki termin üreticileriyle iş birliği yaparak küresel üretim kapasitesini artırabilir.
Trafo termin krizi, Kuzey Amerika ve Avrupa'da enerji altyapısı projelerini zora sokan önemli bir engel. Bu kriz, aynı zamanda sektördeki inovasyonları ve iş birliklerini de tetikleyebilir. Önümüzdeki yıllarda, bu alanda geliştirilecek yeni çözümler ve stratejiler, enerji altyapısının daha sürdürülebilir ve dayanıklı hale gelmesine katkı sağlayabilir.
Pazarın geleceği ve Türkiye’deki durum
- Market Research Future verilerine göre 2024 yılında pazarın 20,2 milyar dolara ulaşması bekleniyor. 2032 yılına gelindiğinde ise 35,8 milyar dolarlık bir hacim söz konusu olacak.
- Trafo pazarının 2032 yılına dair ön görülere bakıldığında en büyük gelişmenin Kuzey Amerika pazarında görülmesi bekleniyor. Bunun nedeni ister Trump seçilsin ister Harris, ABD seçimleri sonrası ülkenin altyapısının yenilenmesi söz konusu. Kuzey Amerika pazarından sonra en büyük gelişme ise Avrupa pazarında yaşanacak. Avrupa'yı yakın bir farkla Asya-Pasifik takip edecek.
- Özellikle yapay zeka teknolojileri, veri merkezleri, akıllı şehirler, yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlar dağıtım ve iletim altyapısına daha fazla yatırım yapılmasını zorunlu kılıyor.
- Bir elektrik devresinden bir veya birden fazla elektrik devresine enerji iletimini manyetik alan aracılığıyla sağlayan trafo/ transformatörler, elektriğin sağlıklı aktarılmasında kritik bir işleve sahip. Türkiye’ye geldiğimizde ise önce şunu bilmek gerekiyor. Yaklaşık 150 yıllık bir teknoloji olan trafoların genel prensibi değişmedi. Yapı metal sargılar ve makine yağından oluşuyor. Bu konuda 2023 yılı üretimlerine ilişkin veriler incelendiğinde Türkiye'de transformatör üretim ve satışının 122 bin MVA seviyesinde olduğu gözlemleniyor. Türkiye transformatör pazarının yüzde 65’inin yenileme yatırımlarından yüzde 35’inin de yeni yatırımlardan kaynaklandığı tahmin ediliyor. Bu bilgilere göre Türkiye pazarına yönelimler iyi bir şekilde değerlendirilirse bu alanda önemli kazanımlar elde edilebilir.