İş hayatının baş düşmanı: Tükenmişlik Sendromu

İş hayatının baş düşmanı: Tükenmişlik Sendromu

Yıllardır severek yaptığınız, alıştığınız işi artık yapamıyor; kendinizi sürekli yorgun, halsiz, yetersiz mi hissediyorsunuz? Artık daha tahammülsüz, karamsar, öfkeli bir insana mı dönüştünüz? Tüm bunları yoğun iş yaşamın kaçınılmaz sonuçları olarak görüyor ve önemsemiyor olabilirsiniz fakat vücudunuz ve duygu durumunuz size bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilir.

İş hayatının temposu ve stresi, baskı altında hissetme, uzun yıllar süregelen işkoliklik pek çok hastalığı da beraberinde getirebiliyor. Son yıllarda sıkça duyduğumuz tükenmişlik sendromu da bu hastalıklar arasında önemli bir noktada duruyor ve tedavi edilmediği sürece tükenmişlik sendromuna yakalanan kişi için tehlikeli bir hal alabiliyor.

Tükenmişlik sendromu nedir?

Tükenme kavramı, ilk defa 1974’te Freudenberger tarafından ortaya atıldı ve bu kavram, insanların aşırı çalışmaları sonucu işlerinin gereklerini yerine getiremez bir duruma gelmeleri anlamı taşıyan “duygusal tükenme” durumu olarak tanımlanıyor. İş yaşamının olası bir sonucu olarak kanıksanmayacak ve ihmal edilemeyecek kadar tehlikeli olabilen bu hastalığın kişi üzerinde pek çok fiziksel, duygusal ve zihinsel etkileri bulunuyor. Tükenmişlik sendromunun fiziksel belirtileri kronik yorgunluk, kas krampları, karın ağrısı, güçsüzlük, bulantı, bel ağrısı, uyku bozuklukları gibi farklı sorunlardan oluşuyor. Tükenmişlik sendromu duygusal olarak ise depresiflik, güvensiz hissetme, gerginlik ve buna bağlı olarak tartışmalarda artış, ümitsizlik, kızgınlık, sabırsızlık, huzursuzluk gibi negatif duygulardaki artış ve nezaket, saygı, arkadaşlık gibi pozitif duygulardaki azalmaya sebebiyet veriyor. Öte yandan bu durum zihinsel olarak da bireyi derinden sarsıyor. Tükenmişlik sendromuna yakalanan bir kişinin zihinsel olarak gösterdiği belirtileri de doyumsuzluk ve kendine, kendi içine, genel olarak yaşama karşı duyduğu negatif tutumlar olarak belirtebiliriz.

Neden kaynaklanır?

Tükenmişlik sendromu, iş hayatındaki pek çok kişide yaygın bir biçimde görülüyor. Özellikle de insanlarla sürekli iletişim gerektiren, yoğun tempolu meslek grubu kişilerde daha sık rastlanan bu durumun ortaya çıkmasında en etkili üç madde var. Bunlar, rol çatışması, rol belirsizliği ve kişiye yüklenen aşırı sorumluluk olarak sıralanabilir. Bu üç faktör, kişinin tükenmesi için etkili fakat başlıca etmenler bunlar değil.

Tüm bunların dışında aşırı stres ve çalışma ortamıyla ilgili problemler de bireylerin mutsuz hissetmesine sebep oluyor ve bu mutsuz hissetmenin devam etmesi kişiyi tükenmişlik sendromuna doğru yol aldırıyor. Bunu biraz açmak gerekirse mobbing, taciz, iş yükünün çokluğu buna karşın dinlenme süresinin kısıtlılığı, yöneticilerin veya üstlerin yetersizliği, çalışanlar arasındaki destek veya sosyal ilişkilerin zayıf olması ya da hiç olmaması, zor ve yoğun iş ortamı, işyerinde sosyal ve motive edici kanalların yetersizliği, onaylanma ve takdir eksikliği gibi sebepler, kişileri iş hayatından soğutmakla kalmıyor, fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak yıpratarak onları birer hastaya dönüştürüyor.

Uzun çalışma saatleri ve iş için sosyal yaşamdan verilen tavizler, beklentilerin karşılanmaması tükenmeye yol açabilir.
Uzun çalışma saatleri ve iş için sosyal yaşamdan verilen tavizler, beklentilerin karşılanmaması tükenmeye yol açabilir.

Nasıl başlar?

Tükenme haline yaygın sebep olarak gösterilen yoğun iş şartları veya sorunlu iş ortamı kadar etkili olan diğer bir faktör de kişinin kendisi. İşkolizm, tükenme durumuna gelmede belki de diğer pek çok sebepten daha etkili. Zira tükenme, dört ana evreden oluşan bir olgu ve ilk evre, idealistlik adı verilen, kişinin kendisine kapasitesinin üstünde yüklenmesiyle baş gösteriyor. Bu noktada kişi, üzerine yüklediği işler sebebiyle zorlandıkça bu durumu aşmak için kendine daha fazla yüklenir. Kendi kapasitesini görmezden gelerek çalışır, buna bağlı olarak beklentileri yükselir, bu beklenti kişiyi daha fazla çalışmaya iter. Dolayısıyla işi için hayatından, sosyal yaşamından, sağlığından ve psikolojisinden taviz vermeye başlar. Bu evrede kişi, kendini tükettiğinin farkında değildir.

Bir süre sonra enerji de umut da giderek zayıflar ve ikinci evreye gelindiğinde kişi, çalışmasının mükafatını yeterince alamadığını düşünmeye başlar, bu verdiği çabanın karşılığını alamamak da onu duygusal bir çöküntüye doğru sürükler.

Üçüncü evreye gelindiğinde ise artık tüm bu zorluklar, sorunlar, sıkıntılar karşısında eli kolu bağlı olduğunu, bunları değiştirmeye gücünün yetemeyeceğini düşünen kişiyi engellenmişlik duygusu sarar. Bu duruma ayak uydurmak için tüm savunma mekanizmalarını kullanan kişi başarılı olamaz, aksine ortaya çıkan uyum bozucu mekanizmalar ile kişinin sorunlarla başa çıkma yöntemlerini de bozar ve tükenme iyiden iyiye belirginleşir. Bu noktada ani öfke nöbetleri, umarsamama ya da fazla umursama, karşı çıkma, şüphecilik gibi güven sorunlarının yanı sıra uyku ve iştah bozukluğu, ağrı ve kramplar, ishal ya da kabızlık gibi etkiler meydana gelebilir. Zamanla derin bir tepkisizliğe bürünen kişi için bu durum, tükenmişlikte “apati” adı verilen dördüncü evreye ulaştığı anlamına geliyor. Bu noktada kişide donukluk, duyarsızlaşma gözlemlenir. Bu süreçte umutsuzluğu had safhaya ulaşan kişi, eskiden inandığı değerleri sorgular ve bu değerler onun için anlamını iyiden iyiye yitirmeye başlar. Kişinin mesleki ve iletişim performansı tamamen düşebilir, ilgisizlik ve görevini yerine getirememe gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Tedavi edilmezse nelere yol açar?

Tükenmişlik sendromu, erken fark edilmez ve aşmak için çaba gösterilmezse kişinin tek başına aşabileceği bir sorun olmaktan çıkar ve profesyonel bir destek alması gerekir. Tanı ve tedavisi yapılmadığı durumlarda iş kaybı, sosyal yaşamın ve aile ilişkilerinin bozulması, alkolizm ve diğer madde bağımlılıkları, fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklarla sonuçlanabilir.

Tükenmişlik sendromunun ihmal edilmesi bireyin işini, ailesini kaybetmesine, yalnızlaşmasına ve madde bağımlılığına yol açabilir.
Tükenmişlik sendromunun ihmal edilmesi bireyin işini, ailesini kaybetmesine, yalnızlaşmasına ve madde bağımlılığına yol açabilir.

Tükenmişlik sendromu nasıl aşılır?

Tükenmişlik sendromunu aşmak tek başına zor olabilir fakat imkansız da değil. Kişinin en başta durumunu kabullenip bu durumdan çıkmaya çabalaması gerekiyor. Bu noktada ilk akla geleni yapıp stres ve kaygıdan uzak durmalısınız elbette fakat iş koşulları, işini kaybetme korkusu, özel yaşamdaki problemler gibi faktörlerle bunu yapmak her zaman mümkün olmayabilir.

Kurtarılmış alan yaratın. Kişi stresten uzak kalamıyorsa bile kendisine ufak da olsa bir kurtarılmış alan yaratabilir. Bu özerk alanında kendisini daha iyi hissettirecek aktiviteler yapabilir. Örneğin, uzun zamandır okumak istediğiniz bir kitaba başlamak, size iyi gelen, eskilerden bir arkadaşı aramak, müzik dinlemek size bu süreçte iyi gelebilecek birkaç aktivite olarak sıralanabilir.

Negatif faktörleri olabildiğince hayatınızdan çıkarın. Mesela haftada en az bir gününüzü kendinize ayırın, hiçbir aktivite yapmak istemiyorsanız bile en azından istemediğiniz telefonları açmayın, istemediğiniz kişilerle görüşmeyin, işle ilgili düşünceleri kafanızdan uzaklaştırın. Sadece bir gün bile olsa kaygı ve stresten uzaklaşacağınıza kendinizi inandırın. Yürüyüş yapmak, az da olsa sosyalleşmek, yeni insanlar tanımak, dertlerinizi arkadaşlarınıza açmak da bu noktada size iyi gelecektir.

Yeni aktivitelere yetecek enerjiyi kendinizde bulamıyorsanız bile kendinizi iyi hissetmek için en huzurlu hissedeceğiniz yerlerde bulunmaya çalışın.
Yeni aktivitelere yetecek enerjiyi kendinizde bulamıyorsanız bile kendinizi iyi hissetmek için en huzurlu hissedeceğiniz yerlerde bulunmaya çalışın.

Uyku ve yemek düzeninize dikkat edin. Bu iki faktörün gerek ruh sağlığınızı gerekse de fiziksel sağlığınızı çok fazla etkilediğini unutmayın. En önemlisi, profesyonel destek almaktan çekinmeyin bunun utanılacak bir şey olduğunu düşünmeyin. Kişiler her zaman kendi sorunlarını çözemeyebilirler, aynı zamanda kendilerini de zannettikleri kadar tanımıyor olabilirler. Psikolojik destek, bu konuda eğitimli birinin sizi dışarıdan, anlattıklarınız ışığında sizi gözlemlemesini sağlar. Bu gözlem sonucunda sorunun temeline inebilir, çözüm adımları atmaya başlayabilirsiniz.

Çalışma koşullarınızı gözden geçirin. Tükenme halinin sebebi büyük ölçüde çalışma koşullarınızsa işvereniniz, yöneticileriniz veya iş arkadaşlarınızla mevcut sorunları konuşup bu sorunları halletmeye çabalayabilirsiniz. Bunu da denediniz ve hala bir sonuca ulaşamadıysanız ruhsal ve fiziksel sağlığınızı öncelemeniz ve sizi tüketen bu işi bırakmanız gerekebilir. Fakat bu kararı alırken de dikkatli olun ve işten ayrılmadan önce her kanalı denediğinizden emin olun. Zira ani ve kendinizi garanti altına almadan verdiğiniz bu karar, uzun süren bir işsizliği, bununla beraber gitgide derinleşen bir boşluğu ve daha ağır bir tükenme hissini de beraberinde getirebilir.

Kaynak:

“İşkoliklik ve tükenmişlik sendromu” - Atılhan NAKTİYOK, Canan Nur KARABEY

https://maltepehastanesi.com.tr/saglik-bulteni/tr/tukenmislik-sendromu-nedir

“Karakter Aşınması”- Richard Sennet

Benzer İçerikler

Şirketlere “çok kutupluluk” ve “riskten arındırma” uyarısı

Şirketlere “çok kutupluluk” ve “riskten arındırma” uyarısı

Deniz ticareti ve gemi inşa sektöründe büyüme bekleniyor

Deniz ticareti ve gemi inşa sektöründe büyüme bekleniyor

2022’nin kazandıran sektörleri

2022’nin kazandıran sektörleri

PSM’den Corpus Sigorta’ya ve Quick Sigorta’ya 2 ödül!

PSM’den Corpus Sigorta’ya ve Quick Sigorta’ya 2 ödül!