Öncelikle “çalışan sadakati” ifadesini açıklamak gerekiyor. Çalışan sadakati ya da şirket sadakati, kurumların başarıya ulaşmasında büyük rolü bulunan bir faktördür ve çalışan memnuniyeti ve mutluluğu ile doğrudan ilişkilidir. Çünkü çalışanın verimliliği ve mutluluğuyla alakalıdır. Çalışan, çalıştığı şirkette mutluysa verimli olur. Verimlilik şirketin ilerlemesinde etkilidir ve şirket de bu verimliliği nedeniyle çalışanını gözetir, kollar. Sonuçta her bir faktör diğerini tetikleyen bir çember halindedir. Çalışan mutlu olduğu ve verimliliğinin dikkate alındığı şirketten ayrılmayı düşünmez, şirket de onu elinde tutmak ister. Çalışan sadakatinin bir diğer getirisi ise müşteri memnuniyetidir. Memnun müşteri ise daha fazla müşteri anlamına gelir. Şirketler de temelde böyle büyür: Memnun, verimli ve sadık çalışanlar ile bu çalışanlar sayesinde sayıları arttıkça artan ve başka bir kuruluşa yönelmeyi düşünmeyen müşterilerin sağladığı kazançla!
Yeni düzen, yeni sistem
COVID-19 salgınıyla birlikte tüm yaşantımız değişti. Özellikle kalabalık ve müşteri ile yüz yüze iletişim gerektiren sektörler hariç, işverenlerin büyük çoğunluğu kısa süre içinde elemanlarının evden çalışmasını teşvik etmeye başladı. Eurostat verilerine göre salgın öncesi AB ülkelerinde 15-65 yaş arasının evden çalışma oranı yüzde 5,2 idi. Aynı günlerde bu oran Türkiye için yüzde 2,2 olarak kaydedildi. Öte yandan Türkiye’de kadınların evden çalışma oranı ise yüzde 6,3 idi. Salgın sonrası ise evden çalışan sayısı tüm dünyada 10 kat arttı.
Dünya Ekonomik Forumu Değişimin Öncüleri Zirvesi’nde yapılan açıklamaya göre 2020’nin ilk aylarında yüzde 5’e yakın olan evden çalışma oranı, yüzde 50’nin üzerine çıkmıştı. Türkiye’de ise artış yüzde 20’den fazlaydı. Benzer bir araştırmayı ise Olmadık Ofis yaptı. Bu araştırmaya göre sadece İstanbul’da sanal ofislere talep yüzde 60 oranında artmıştı. Bununla birlikte uyku süreleri artan, daha fazla dinlenen, aklı evinde, çocuğunda, evcil hayvanında, yaşlı anne-babasında vb. kalmayan çalışanların verimi de artmıştı ve bu durum Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırmalarında da yer alıyordu.
İngiliz The Office of National Statistics ise uzaktan çalışmak isteyenlerin bu yıl yüzde 50’yi aşacağını, çalışanların yüzde 90’ının da hiç değilse part time ya da hibrid (örn. iki gün ofiste üç gün evde) çalışmak isteyeceğini belirtiyordu.
Evden çalışma keşfediliyor
Türkiye halihazırda işsizlik ile mücadele ediyor. 10 Aralık 2020’de açıklanan ve TÜİK verilerine dayanan rakamlara göre ülkemizde 15 ve yukarı yaştakilerin işsizlik sayısı, Eylül 2020’de 4 milyon 16 bin kişi olarak kaydedildi. Bu da Türkiye’deki işsizlik oranının yüzde 12,7 seviyesinde olduğu anlamına geliyordu.
Türkiye için belki durum farklı ancak gelişmiş ülkelerin çoğunda, işverenler yeni bir sorunla karşı karşıya kaldı: Çalışan sadakati! Çünkü yaşanan salgınla birlikte çalışan koşulları farklılaşmıştı: Hepsi zaten evinden çalışıyordu. Yine evinden çalışacağı ancak daha iyi imkanlar sunan başka bir şirkete geçmek isteyebilirlerdi.
Bunu üzerine İK şirketleri ve şirketlerin İK departmanları yaptıkları farklı araştırmalarla ilginç sonuçlara ulaştı. Örneğin;
● Global Workplace Association’ın yaptığı ankette, Amerikan işgücünün yüzde 80 ila 90’ı, haftanın “en az” iki-üç günü evden çalışmak istiyordu.
● PEW Araştırma Merkezi ise 35 yaş civarında olan ve şu anda işgücünün ağırlıklı kesimini oluşturan kitlenin yüzde 68’inin, “uzaktan çalışma seçeneği varsa” başka bir işvereni tercih edebileceğini ortaya koydu.
● Owl Labs’in araştırmasına göre de çalışanların yüzde 75’i, uzaktan çalışma seçeneği varsa, şirketlerinden ayrılma olasılıklarının azalacağını gösteriyordu.
● İsviçre merkezli Connect Solutions’ın araştırmasına göre de uzaktan çalışanlar yüzde 52 oranında daha az hastalık izni alıyor, yüzde 45’i daha iyi uyuyor, yüzde 35’i daha fazla egzersiz yapıyor, yüzde 42’si daha iyi besleniyor ve yüzde 53’ü stresten uzak olduğunu belirtiyordu.
Uzaktan “sadakat” nasıl sağlanır?
Aslında evden (ya da uzaktan) çalışma şekli bundan 15-20 yıl önce bazı dünya devi şirketler tarafından denenmişti. BM, Aetna, Best Buy, Bank of America, Yahoo, AT&T ve Reddit gibi şirketler uzaktan çalışma yöntemini benimsemiş ancak hepsi de “çalışanlarının sadakatinde, motivasyonunda azalma” görüldüğü gerekçesiyle uzaktan çalışmaya son verip elemanlarını ofise geri çağırmıştı. COVID-19 salgınını bir yana bırakacak olursak, bu zaman diliminde üç şey oldu: İletişim teknolojileri gelişti, 15-20 yıl öncesinin aktif çalışan kitlesini oluşturan X kuşağı emekli olmaya başladı ve “ömrünü işyerinde harcamak istemeyen”, 35-40 yaş civarını oluşturan Y Kuşağı bugünün aktif çalışan kitlesi haline geldi. Üstelik aynı Y kuşağı, 2025’te küresel işgücünün yüzde 75’ini oluşturacak ve şu anda kıta Avrupasındaki çalışanların 160 milyonu da Y kuşağından!
Şirketlerin yeni İK politikaları
Sonuç olarak COVID-19 uzaktan çalışma için “bahane oldu” bile denebilir. Dolayısıyla, İK şirketleri ya da ofislerin İK birimleri de uzaktan çalışanlarının sadakatini nasıl koruyacaklarını araştırmaya başladı. İşte elde edilen verilerden bir derleme:
● Çalışanlarınıza bir amaç verin. Amaç duygusu, çalışan mutluluğunun anahtarıdır ve mutlu çalışanlar daha verimli olur. Social Market Foundation’un araştırmasına göre mutlu çalışanlar, mutsuz çalışanlara göre yüzde 20 daha verimli oluyor.
● Uzaktan çalışanlar arasında bir topluluk oluşturmaya çalışın. Bunun en önemli yollarından biri çalışanlar arasındaki iletişimi artırmak. Söz konusu iletişimi de video konferanslarla, iş birliği odaklı online eğitim oturumlarıyla ve birbirine yakın noktalarda oturan çalışanları birbirleriyle buluşmaya teşvik ederek kurabilirsiniz.
● Yeni bir elemanı işe aldığınızda uzaktan çalışan ekibinizle uyumunu ve ekibe entegrasyonunu sağlayabilmek için bu yeni elemanı bir video konuşması ile herkese tanıtın.
● Her çalışan video oturumlarında aktif olarak öne çıkmaz. Kimseyi göz ardı etmeden herkesin bu oturumlarda söz almasını sağlayın. Bu, tüm çalışanlara “görünmez eleman” olmadıklarını kanıtlar ve bir topluluğun parçası olduklarını hissettikleri için de sadakatleri artar.
● Uzaktan çalışanlar en iyi ihtimalle evlerinde tek başına yaşayan gençler oluyor. Pek çoğu ise evinin bir odasında 9-18 saatleri arasında ve ekran karşısında yaşıyor. Çocukları olabilir, anne-babalarıyla aynı evde olabilirler, sabah-akşam gezdirmek zorunda oldukları bir köpekleri olabilir. Hepsi bir yana, sosyal açıdan hepsi izole edilmiş halde. Monoton bir hayatları var. Bu çalışanları her an ekran karşısında bulmak, onları mail ve telefon yağmuruna tutmak bir kriter değildir. Uzaktan çalışan elemanlarınıza “Çalışıyor mu acaba?” şüphesiyle yaklaşmayın; çalışıp çalışmadığı zaten ürettiği işten belli olacaktır.
● Uzaktan çalışmanın sebep olduğu monotonluğu ortadan kaldırmak için sosyal anlar hazırlayın. Sadece sohbet amaçlı video görüşmeler düzenleyin. Bu görüşmelerde de işten konuşmayı yasaklayın! Başlangıçta katılım az olabilir ancak haftanın belli bir günü belli bir saat aralığı belirlerseniz, katılım da artacaktır.
● Tüm çalışanların iş ile ilgili her gelişmeden haberdar olabilmesi için dahili bir haber portalı oluşturun. Böylece her çalışanınız her an ve daima aynı seviyede bilgiye sahip olacaktır. Bu, sizi mail trafiğinden, alınan-alınmayan mail sorgularından da kurtarır. Ancak önemli haberler için daima video toplantı yapın ve haberleri de iletişim biriminiz ya da yönetim kurulunuz versin.
● Yeni projeler, yeni müşteriler hatta kaybedilen müşteriler konusunda bile şeffaf olun. Şeffaflık, çalışanların kendilerini güvende hissetmesini sağlar. Böylece şirketle ilgili her türlü söylentiyi de bizzat bertaraf etmiş olursunuz.
● Uzaktan çalışan ekiptekilerin durumu nedir, bilemezsiniz. O yüzden ekibinizi geri bildirim için teşvik edin. Bunun için de bir kullanıcı deneyimi yönetimi (Mobile Experience Management) servisini kullanabilirsiniz. Bu da çalışanlarınıza kolayca soru yöneltmenizi ve cevaplara göre gidişata dair genel bir bakış elde etmenizi sağlar.
● Ofis ortamında çalışanlarınızın hangi masada oturduğunu bilirdiniz. Şimdi her biri sadece ekranda küçük bir kare içinde yer alan görüntüler haline geldi. Sadece siz değil, herkes birbirini o kare içi kadar tanıyor. O yüzden, haber portalınızın bir parçası olarak ofis çalışanlarına ait bir bölüm açın. Çalışanlarınızın gün içinde uzaktan çalışırken yaşamlarından kareler paylaşmasını isteyin. Bunlar çocuklarının, evcil hayvanlarının, komik anların hatta ailece oturdukları öğle yemeği sofrasının kareleri bile olabilir. Bu sayede uzaktan çalışan herkes, birbirini daha yakından tanımaya başlayacaktır (Tabii siz de işveren ya da yönetici olarak aynısını yapın).
● Teşekkür, takdir ve övgü, aktif ofis yaşamı içinde bile ihmal ettiğimiz davranışlardı. Uzaktan çalışırken bunlara daha fazla ihtiyaç duyulduğunu unutmayın. Sizin çalışanlara, çalışanların birbirlerine iş ile ilgili olumlu duygularını aktaracakları bir sebep yaratın. Örneğin raporu zamanında teslim etmek, şirkete müşteri kazandırmak, müşteri memnuniyetini artırmak vb. Sonunda da bir ödül, hediye ya da prim olabilir. Bu, uzakta bile olsalar hem çalışan performansını hem motivasyonu hem de iş ile ilgili yardımlaşmayı artırır.
● Uzaktan çalışanların ev ve iş yaşamlarını ayırmalarına yardımcı olacak yönergeler belirleyin. Ancak bunlar katı kurallar haline gelmemeli. Ayrıca çalışanlarınızı mesai saatleri dışında telefon ya da e-posta ile rahatsız etmeyin. Hafta sonlarında iş yollamayın, fazla mesai istemeyin. Bunlar, çalışanların sadakatini azaltacağı gibi mutlu ve huzurlu olmalarını da engeller.
● Çalışanlarınızı özgür bırakın. Özgürlük daha fazla yaratıcılık ve daha fazla motivasyon demektir. İki günlük sakalları, üstlerindeki eski tişört vb. sizi rahatsız etmesin. Bu sayede ihtiyacınız olan becerileri de ortaya çıkarma şansı yaratmış olursunuz.