Okyanuslarda SOS: Sular renk değiştiriyor

Okyanuslarda SOS: Sular renk değiştiriyor

NASA uyduları, iklim değişikliğinin deniz ekosistemlerini bozduğunu net olarak görüntüledi. Okyanusların yarısından fazlası ne yazık ki yeşil renge döndü. Uzmanlara göre iklim değişikliğini önlemek için okyanusları korumak çok önemli.

Gezegenin yüzde 71'ini oluşturan okyanusların Dünya için çok önemli rolleri var! Aşırı hava olaylarını hafifletmekten soluduğumuz oksijeni üretmeye, yediğimiz gıdaların üretiminden fazla karbondioksiti depolamaya kadar birçok görev üstleniyorlar. Bununla birlikte, artan sera gazı emisyonlarının etkileri, okyanus sıcaklıklarındaki değişiklikler ve buzların erimesi yoluyla kıyı ve deniz ekosistemlerini tehdit ediyor ve bu da okyanus akıntılarını, hava durumunu ve deniz seviyesini etkiliyor.

İlaveten okyanusun karbon yutma kapasitesi aşıldığı için de karbon emisyonları okyanusun kimyasını değiştiriyor. İnsanlık son iki yüzyılda okyanuslarımızın asitliğini yazık ki yüzde 30 oranında artırdı bile. Sonuç olarak okyanus ve iklim değişikliği sıkı sıkıya birbirine bağlı.

İklim değişikliğinin etkilerinin arttığı bu dönemde, “Euronews Türkçe”de yer alan bir haber gözleri okyanuslara çevirdi. Buna göre NASA’nın Modis-Aqua uydusunun verileri, son 20 yılda okyanusların yüzde 56'sında maviden yeşile doğru renk değişimleri yaşandığını gösteriyor. Değişikliklerin Ekvator’a yakın tropikal bölgelerde belirgin olması da dikkat çekiyor. Araştırmacılar okyanuslarımızdaki yeşillenmenin, iklim değişikliğinin su altındaki yaşam üzerindeki etkisine işaret ettiğini söylüyor.

Okyanuslar halihazırda iklim değişikliğinin etkilerini yaşıyor. Bunlar arasında hava ve su sıcaklığındaki ısınma, türlerdeki mevsimsel değişimler, mercanlardaki renk kaybı, deniz seviyesinin yükselmesi, kıyı suları, kıyı erozyonu, zararlı alg çoğalmaları, ölü bölgeler, yeni deniz hastalıkları, deniz memelilerinin kaybı, seviyelerdeki değişiklikler yer alıyor. Bunların sonucu ise bir kısır döngü gibi. Bir yandan yağışlar ve balıkçılık azalırken habitatları ve benzer türleri etkileyen kuraklık, sel, fırtına gibi daha fazla aşırı hava olayı bekleyebiliriz. 

İklim değişikliğinin etkileri yüzey ve derin deniz mikrobiyal ekosistemini etkiliyor.
İklim değişikliğinin etkileri yüzey ve derin deniz mikrobiyal ekosistemini etkiliyor.

İngiltere'nin Southampton kentindeki Ulusal Oşinografi Merkezi'nin uzmanları NASA'dan gelen verileri analiz etti. Uzmanlar net bir sonuç ortaya koymasa da bunun büyük olasılıkla, çoğu besin zincirinin temelinde yer alan canlılarla yani fitoplanktonlarla bağlantılı olduğunu söylüyor. Uzmanlara göre, yeşil tonlar fitoplanktonların daha fazla faaliyet gösterdiğine işaret ediyor. Fitoplanktonlar fotosentez mekanizmasını çalıştırdığı için önemli. Tıpkı karadaki bitkilerde olduğu gibi okyanuslardaki fitoplanktonlar da klorofil pigmentlerine sahip. Klorofil fotosentez mekanizmasını çalıştırıyor. Böylece fitoplanktonlar, Güneş'ten gelen enerjiyle birlikte karbondioksit ve suyu yüksek enerjili organik bileşiklere dönüştürüyor. Fitoplanktonlardaki bozulma, suyun yüzey katmanlarında neler olup bittiğinin bir resmini çiziyor. Bu organizmalar aynı zamanda soluduğumuz oksijenin büyük bir kısmının üretilmesinde ve atmosferimizin dengelenmesinde hayati rol üstleniyor.

Okyanusun rengi, yüzeydeki klorofil seviyelerinin büyük oranda farklılaşmasıyla da yıldan yıla değişebilir. Bu da konunun iklim değişikliğiyle olan bağını görmeyi zorlaştırıyor. Bilim insanları, herhangi bir eğilim tespit etmeden önce okyanusun rengini izlemenin 40 yıl kadar sürebileceğini düşünüyor.

Ek olarak, mavi karbon, karbonun uzun süreli tutulması ve depolanması için bir sistem sağlayabilir. “Mavi Karbon”, dünyanın okyanus ve kıyı ekosistemleri tarafından tutulan karbondioksit. Bu karbon, mangrovlardan*, gelgit bataklıklarından ve deniz otu çayırlarından biyokütle ve tortular şeklinde depolanıyor.

Okyanusu, çevrenin korumamız gereken başka bir parçası olarak değil, bir çözüm kaynağı olarak düşünmek gerekiyor.
Okyanusu, çevrenin korumamız gereken başka bir parçası olarak değil, bir çözüm kaynağı olarak düşünmek gerekiyor.

NASA okyanusta değişen renkleri daha derinlemesine incelemek amacıyla harekete geçti. Pace adını verdiği bir uyduyu görevini gerçekleştirmek üzere Ocak 2024'te fırlatmayı planlıyor. Pace, plankton, aerosol, bulutlar ve okyanus ekosistemini izleyecek.

Açık ki değerli deniz ekosistemlerimizi korumak için acilen harekete geçmeliyiz. Uzmanlara göre, okyanuslarda yaşanan bozulma ve iklim değişikliğini engellemek adına genel çözüm, sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltmak. Ek olarak, mavi karbon, karbonun uzun süreli tutulması ve depolanması için bir yöntem olabilir. “Mavi Karbon”, dünyanın okyanus ve kıyı ekosistemleri tarafından tutulan karbondioksit. Bu karbon, mangrovlardan, gelgit bataklıklarından ve deniz otu çayırlarından biyokütle ve tortular şeklinde depolanıyor.

İklim değişikliğini ele alan ve 2016 yılında yürürlüğe giren uluslararası Paris Anlaşması'nın hedeflerine ulaşmak da kurtarıcı olabilir. Bu amaçla dünya çapında uluslararası, ulusal, yerel ve topluluk düzeylerinde eylem gerekiyor.

Okyanusu, çevrenin korumamız gereken başka bir parçası olarak değil, bir çözüm kaynağı olarak düşünmek şart. Okyanus, şu anda iklimi insanlığı destekleyecek kadar sabit tutan belki de tek varlığımız; bu nedenle de iklim değişikliğine karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçası olmalı.

* Mangrov: Gelgit sonucu oluşmuş haliçlerde, tuzlu bataklıklarda ve çamurlu kıyılarda sık ormanlar oluşturan bazı ağaç ve çalı türleri ile bunların oluşturdukları ormanlar.

KAYNAKLAR

Euronews Türkçe

oceanfdn.org/tr

cnnturk.com

Benzer İçerikler

Yaşam maliyeti ve iklim krizleri yarışıyor

Yaşam maliyeti ve iklim krizleri yarışıyor

Aşırı hava olaylarında Türkiye Avrupa’nın en kırılganı

Aşırı hava olaylarında Türkiye Avrupa’nın en kırılganı

Karbon yakalama dünyayı kurtarır mı?

Karbon yakalama dünyayı kurtarır mı?

PSM’den Corpus Sigorta’ya ve Quick Sigorta’ya 2 ödül!

PSM’den Corpus Sigorta’ya ve Quick Sigorta’ya 2 ödül!