İklim krizinin tarıma etkisi artıyor

İklim krizinin tarıma etkisi artıyor

İklim krizi, son yıllarda dünya genelinde tarım sektörünü derinden etkileyen küresel bir tehdit. Dünya Gıda Günü’nün bu yılki teması ise sürdürülebilir tarım çözümleri…

Geride bıraktığımız 16 Ekim günü, 1979’dan bu yana her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor. Bu özel gün belirlenirken, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş yıl dönümü olan 16 Ekim tarihi seçilmiş. Dünya Gıda Günü kapsamında, açlık ve yetersiz beslenmeyle mücadele, sürdürülebilir gıda sistemlerini teşvik ve tüm insanların sağlıklı bir yaşama ulaşmaları için gerekli gıdaya erişimin sağlanması amacıyla çalışmalar yapılıyor. Bu kapsamda düzenlenen etkinlikler, kampanyalar ve projeler ile kitlelerin bilinçlendirilmesi hedefleniyor. FAO, Dünya Gıda Günü'nde hem hükümetler hem de sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak sağlıklı, erişilebilir ve sürdürülebilir gıdanın önemine dikkat çekiyor.

2024 Dünya Gıda Günü teması kapsamında artan doğal afetler, kuraklık, sıcaklık dalgalanmaları ve biyoçeşitlilik kaybı gibi sorunlar karşısında dayanıklı, esnek ve sürdürülebilir gıda sistemleri oluşturmanın yollarını aramaya davet ediyor. Bu sistemleri bulabilmek adına iklim krizinin tarımsal alanlara etkisine bakmakta fayda var.

İspanya, Yunanistan ve Türkiye gibi ülkelerde geleneksel olarak suya ihtiyaç duyan zeytin, buğday ve üzüm gibi ürünlerin üretimi, iklim değişikliğinden etkileniyor.
İspanya, Yunanistan ve Türkiye gibi ülkelerde geleneksel olarak suya ihtiyaç duyan zeytin, buğday ve üzüm gibi ürünlerin üretimi, iklim değişikliğinden etkileniyor.

İklim krizinin tarımsal alanlara etkisi

İklim krizinin etkileri, tarımda kullanılan ekilebilir ve biçilebilir alanlarda kendini doğrudan hissettiriyor. Mevcut tarımsal üretim ve gelecekteki gıda güvenliği konuları tehlikeye giriyor. İklim değişikliğiyle birlikte gelen sıcaklık artışı, yağış düzenlerinin bozulması, aşırı hava olayları ve toprak verimliliğindeki azalma gibi sorunlar, tarım alanlarını ciddi biçimde tehdit ediyor.

Sıcaklık artışları ve kuraklık: İklim değişikliğinin en belirgin etkilerinden biri elbette sıcaklık artışı. Küresel ortalama sıcaklıkların artması, tarımsal üretimin özellikle suya bağımlı olduğu bölgelerde kuraklık riskini artırıyor. Sıcaklık artışları, bitkilerin büyüme dönemlerini kısaltarak verimliliği azaltıyor. Ayrıca aşırı sıcaklar, buharlaşma oranlarını artırarak toprakta mevcut olan nemi hızla tüketip toprağı daha kurak hale getiriyor. Dünya genelinde birçok tarım alanı bu sebeple üretim kayıpları yaşıyor. Örneğin, Akdeniz bölgesi, sıcaklık artışlarının ve kuraklığın en yoğun hissedildiği alanlar arasında yer alıyor. İspanya, Yunanistan ve Türkiye gibi ülkelerde geleneksel olarak suya ihtiyaç duyan zeytin, buğday ve üzüm gibi ürünlerin üretimi, bu değişikliklerden olumsuz etkileniyor.

Yağış düzenlerinin değişimi: İklim değişikliği, yağış rejimlerinde de önemli değişikliklere yol açıyor. Birçok bölgede daha düzensiz ve aşırı yağışlar gözleniyor ki bu da sel, taşkın ve toprak erozyonu gibi olumsuz sonuçları beraberinde getiriyor. Bazı bölgelerde yağış miktarındaki azalma, sulama gereksinimlerini artırarak su kıtlığını daha da derinleştiriyor. Belirgin bir biçimde Güney Asya ve Afrika'nın bazı bölgelerinde, muson yağmurlarının daha düzensiz hale gelmesi, tarımın sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Yine Hindistan ya da Bangladeş gibi ülkelerde pirinç ve buğday üretimi tümüyle yağışa bağlı olduğundan özellikle mevsimsel yağışların düzensizliği üretimi olumsuz etkiliyor.

Aşırı hava olayları: Kasırga, fırtına, dolu yağışı ve ani don olayları gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve şiddeti arttığından tarımsal üretim büyük zarar görüyor. ABD’nin tarımsal kalbi olarak bilinen Midwest bölgesinde sık sık yaşanan hortumlar ve dolu yağışları, mısır ve soya fasulyesi üretiminde önemli kayıplara yol açtı. Örneğin Avrupa'da 2021 yılında yaşanan ani don olayları, özellikle şarap üretiminde kullanılan üzümleri olumsuz etkileyerek Fransa ve İtalya gibi ülkelerde ciddi kayıplara yol açtı.

Toprak verimliliğinde düşüş: İklim değişikliği, toprak verimliliğini de doğrudan etkiliyor. Yüksek sıcaklıklar, organik maddelerin daha hızlı parçalanmasına yol açarak toprak kalitesini düşürüyor. Aynı zamanda, aşırı yağışlar ve su taşkınları, toprağın verimli üst tabakasını erozyona uğratıyor. Afrika’nın Sahra Altı bölgesinde, tarımsal alanların çoraklaşması büyük bir sorun. Bu noktada su kaynaklarının azalması ve toprak verimliliğinin düşmesi, bu bölgede yaşayan milyonlarca insanın gıda güvencesini tehdit ediyor. 

Dronlar ve sensörler gibi teknolojik yenilikler, çiftçilerin iklim değişikliğine karşı daha hazırlıklı olmasını sağlıyor.
Dronlar ve sensörler gibi teknolojik yenilikler, çiftçilerin iklim değişikliğine karşı daha hazırlıklı olmasını sağlıyor.

İklim krizine karşı çözüm önerileri

İklim krizinin tarım üzerindeki etkileri bölgesel olarak da farklılık gösteriyor. Kuzey Yarım Küre’de bulunan gelişmiş ülkelerdeki çiftçiler, teknolojik yenilikler ve iklim değişikliği ile mücadele eden tarım teknikleri sayesinde bu etkileri hafifletebiliyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerdeki küçük çiftçiler, iklim değişikliğinin etkileri karşısında daha savunmasız durumda. Bu, dünya genelinde gıda fiyatlarının artmasına, gıda tedarik zincirlerinin bozulmasına ve kıtlıkların yayılmasına neden oluyor. Yetersiz altyapı ve teknoloji, kırsal kesimlerdeki çiftçilerin bu değişikliklere adapte olmasını zorlaştırıyor. Gelişmiş ülkelerde ise, iklim değişikliği nedeniyle bazı bölgelerde üretim düşerken, diğerlerinde yeni tarımsal alanların açılması söz konusu olabilir. Kanada ve Rusya gibi kuzey ülkeleri, artan sıcaklıklar sayesinde yeni tarım alanlarına kavuşma potansiyeline sahip.

İklim krizinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için çeşitli çözümler geliştiriliyor. Bu çözümler, sürdürülebilir tarım yöntemlerinin benimsenmesi, teknoloji kullanımı ve uluslararası iş birliğini gerektiriyor.

Sürdürülebilir tarım teknikleri: Doğal kaynakların verimli kullanımı son derece önemli. Toprak yönetimi, su tasarrufu ve organik tarım gibi uygulamalar iklim değişikliğiyle mücadelede kritik rol oynuyor.

Tarım teknolojileri: Akıllı sulama sistemleri, iklim tahmin modelleri, dronlar ve sensörler gibi teknolojik yenilikler, çiftçilerin iklim değişikliğine karşı daha hazırlıklı olmasını sağlıyor.

Küresel iş birliği ve politikalar: İklim değişikliğinin sınırları aşan bir sorun olması, tabii ki uluslararası iş birliğini zorunlu kılıyor. Paris İklim Anlaşması gibi küresel anlaşmalar, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli adımlar olarak kabul ediliyor.

İklim krizi, tarım sektörü üzerindeki etkileriyle dünya genelinde giderek daha büyük bir tehdit haline geliyor. Sıcaklık artışları, yağış düzenlerindeki bozulmalar, aşırı hava olayları ve toprak verimliliğindeki azalma gibi sorunlar, tarımsal üretimi zorlaştırıyor ve gıda güvenliğini tehlikeye atıyor. Bu etkiler hem yerel hem de küresel ölçekte ciddi sonuçlar doğuruyor ve insanlığın gelecekteki yaşam koşullarını belirleyecek en önemli unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Tam da bu nedenlerle iklim değişikliğinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için sürdürülebilir tarım uygulamalarını devreye almak, yeni teknolojileri kullanmak ve uluslararası iş birliğine gitmek hayati önem taşıyor.

Benzer İçerikler

İklim değişikliği: İnkar edenler ve yanıtlar

İklim değişikliği: İnkar edenler ve yanıtlar

Okyanuslarda SOS: Sular renk değiştiriyor

Okyanuslarda SOS: Sular renk değiştiriyor

Yaşam maliyeti ve iklim krizleri yarışıyor

Yaşam maliyeti ve iklim krizleri yarışıyor

PSM Awards 2020'de yılın en iyileri seçildi.

PSM Awards 2020'de yılın en iyileri seçildi.