Hava yolu ulaşımı her ne kadar en güvenli ulaşım şekli olsa da hem hava trafiği hem de yerdeki akış ve havalimanlarındaki riskler açısından kazanın sıfıra indiği bir alan değil. Kazalar uçaklarla ilgili olabileceği gibi yerdeki sistemlerle ilgili de olabiliyor.
Örneğin uçak bakım teşkilatlanması genel olarak uçuş hatları ve bakım atölyelerinden oluşuyor. Her iki ana çalışma sahasında karşılaşılan riskler ise birbirinden çok farklı. Uçuş hatlarında çalışan personelin karşılaştığı en önemli riskler gürültü ve hava şartları gibi çevresel olanlar. Bunun yanında aşırı iş yükü, uykusuzluk, yorgunluk, monotonluk, stres, belirsizlikler gibi nedenlerden kaynaklanan riskler de sayılabilir.
Sigorta, tüm bu risklerin gerçekleşmesi sonucu doğabilecek zararları gidermek için kullanılan bir mali araç. Aynı zamanda risklerin gerçekleşmesini önlemekle de yükümlü olan sigorta sektörü bunu “önleyici sigortacılık” olarak adlandırıyor. Önleyici sigortacılık kapsamında sektör ayrımı gözetmeksizin risklerle ilgili bilgi toplanıyor ve bu bilgiler, ilgili teknik departmanlarda değerlendiriliyor. Risk mühendisinin teknik görüşü alınıyor ve gerekirse saha ziyareti yapılıyor. Saha ziyaretlerinde tesisle ilgili detaylı risk analizleri gerçekleştiriliyor. Bu ziyaretlerden sonra risk analiz raporları hazırlanıyor, varsa görülen eksikler müşterilerle tavsiye mektubu olarak paylaşılıyor. Bu paylaşım sayesinde müşterilerin işletme körlüğü gideriliyor, farkındalıkları artırılıyor ve eksiklerin tamamlanması sağlanıyor. Bu yöntem havacılıkta risk barındıran yer sistemleri, hangarlar ve burada çalışanların güvenliği konusunda da rehber olabiliyor.
Kazalarda düşüş söz konusu
Genellikle havada yaşanan kazalar, yerdeki çalışma sistemlerinden ve birimlerinden bağımsız düşünülemez. 2020 ve 2021 yılında -pandemiyle birlikte sefer sayılarındaki düşüşün de etkisiyle- artan uçuş güvenliği önemleri kaza oranlarını düşürdü. Havacılık teknolojilerinin gelişmesi, uçuş eğitimlerinin artması ve kontrol sistemlerinin artışı da bu olumlu gelişmeyi destekledi. Elbette kazalar yine de yaşanıyor.
Öncelikle, çoğu havada küçük bir bölümü de yerde yaşanan kazaların sebepleri arasında hava şartlarının etkisi, yanlış kalkış, havada çarpışma, taksi halinde yapılan hatalar, uçağın bakım ve onarımındaki eksikler, yetersiz İngilizce ya da iletişim sorunu gibi etkenler yer alıyor. Kaza sonrasında yapılan kaza-kırım incelemeleri, kazaların sebeplerini bulmak ve tekrarını engellemek açısından çok kritik. Ayrıca kazaya sebep olan tarafların tam olarak anlaşılması, kaza sonrası yapılacak sigorta ödemeleri ve tazminatlar açısından hayati derecede önemli.
Kaza sonrasında genel olarak “Federal Aviation Administration (FAA) - Federal Havacılık İdaresi”, “National Transportation Safety (Board NTSB) - Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu” ve “International Civil Aviation Organisation (ICAO) - Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü” gibi kurum ve kuruluşlar inceleme, sonuca bağlama ve sonrası için gerekli düzenlemelerin yapılması konusunda etkili oluyor.
Kaza istatistikleri ne söylüyor
“Aviation Safety Network'ün (ASN) - Havacılık Güvenlik Ağı” verilerine göre sivil havacılık tarihinin ölümcül yılları sırasıyla 1972, 1973 ve 1985 oldu. 1972 yılında meydana gelen 73 ölümlü kazada toplamda 2 bin 385 kişi yaşamını yitirirken, bu sayı 1973'te 2 bin 31 ve 1985'te 2 bin 10 olarak gerçekleşti.
2000'li yıllara bakıldığında ise artan hava ulaşımının kazaları da beraberinde getirdiği görülüyor. Son 10 yılın bilançosuna göre 2018 en çok ölümlü kazanın yaşandığı sene olarak kayıtlara geçti. 2018 yılında yaşanan 15 uçak kazasında 556 kişi hayatını kaybetti. 2018’de 37 milyon 800 bin sefer yapılırken kaza oranı 2,54 milyonda bir olarak kaydedildi. Küresel hava taşımacılığı açısından 2017 yılı ise kayıtların tutulmaya başlandığı 1946'dan bu yana en güvenli yıl olma unvanını aldı. 2017 yılında yaşanan 10 uçak kazasında 44 kişi yaşamını yitirdi. 2017’den sonraki en güvenli yıllar ise 2013 ve 2015 olarak kayda geçti. 2014 yılı ise havacılık tarihinin en ölümcül dönemi oldu. Toplamda yaşanan 21 kazada 990 kişi hayatını kaybetti. En ölümcül kaza 17 Temmuz 2014 tarihinde Ukrayna sınırları içinde yaşandı. Hollanda'dan havalanan Malezya Havayolları'na ait uçaktaki tam 298 kişi hayatını kaybetti. Batı ülkeleri ve Ukrayna, uçağı Rusya yanlısı silahlı grupların düşürdüğünü açıkladı.
Dünya tarihine geçen uçak kazaları
Tenerife faciası- 1977
Hava ulaşımı söz konusu olduğunda en bilinen kaza, genellikle “Tenerife Faciası” olarak anılan, en fazla can kaybının yaşandığı olay. Kaza, 27 Mart 1977 tarihinde yaşandı. Kazanın yaşanış biçimi dikkatsizliğin ve aceleci davranmanın nelere mal olacağını gösterir nitelikteydi. Bu feci kazanın yaşanmasına yol açan ilk şey, olay yerinden uzaktaki havalimanı Gran Canaria'da patlayan bir bombaydı. İkinci bir bomba ihbarı alan havaalanı yetkilileri, tüm uçuşları en yakındaki hava meydanı olan, Kanarya Adaları’nın Los Rodeos (Tenerife) havaalanına yönlendirdi. Kalkış için sırasını bekleyen ve yanlış anlama sonucu kalkışa geçen KLM uçağı, o sırada yeni iniş yapmış ve pisti terk etmemiş olan Pan Am uçağına çarptı. Kazada, KLM kaptan pilotunun yorgun ve rötarlardan dolayı telaşlı olduğu, kulenin kalkış iznini beklemeden kalkışa başladığı kayıtlara geçti. KLM jetindeki tüm 234 yolcu ve 14 kabin görevlisi yaşamını yitirdi. Aynı şekilde Pan Am jetindeki 326 yolcu ve 9 kabin görevlisi, saçılan yakıttan çıkan yangın sonucu öldü. Kaza kırım raporlarıyla birlikte, sorumluluğu kabul etmek zorunda kalan Hollanda otoriteleri yolcu yakınları için toplam 110 milyon dolar (bugünkü değeriyle 464 milyon dolar) tazminat ödedi.
Japonya’daki iç hat kazası-1985
Kaza, Japon Havayolları’na ait Boeing 747'nin, Haneda Havalimanı ile Osaka Uluslararası Havalimanı arasında yaptığı iç hat uçuşu esnasında gerçekleşti ve olayda 520 kişi öldü. Japon Uçak Kazaları Soruşturma Komisyonu yaptığı inceleme sonrasında kazanın, uçaktaki ani basınç kaybı sebebiyle uçağı kontrol etmeyi sağlayan hidrolik sistemlerin kullanılamaz hale gelmesi sonucu meydana geldiğini açıkladı. Bu kazaya önceden yapılan hatalı bir servis ve bakımın da katkısı vardı. Uzmanlara göre uçağın, kazadan 7 yıl önce gördüğü Boeing'in bakım standartları dışı tamiratı, uçakta kalıcı hasar bırakmış bu da sonraki kazaya davetiye çıkarmıştı.
Havada çarpışma-1996
Havada iki uçağın çarpışması sonucu ortaya çıkan en büyük kaza, 1996 yılında gerçekleşti. Delhi-Dhahran seferini yapan Suudi Arabistan Havayolları'na ait Boeing 747 ile Çimkent-Delhi seferini yapan Kazakistan Havayolları'na ait Ilyushin II-76'nın Delhi'nin batısında havada çarpışmaları sonucu 349 kişi yaşamını kaybetti. Araştırma çalışması sonucunda kazanın sebebi olarak kendisi için belirlenen yükseklikten daha alçak seviyede uçan Kazakistan uçağı gösterildi. Uçağın pilotunun İngilizcesinin hava trafik merkezi ile doğru iletişim kuramayacak seviyede olduğu kayıtlara geçti. Kazakistan havacılık otoriterleri ise kaza anında şiddetli bir türbülansla boğuşan pilotların uçak için belirlenen yüksekliğin altına inmek zorunda kaldıklarını iddia etti.
Uçuş sahası ve havaalanı güvenliği
Tüm bu bilgiler ışığında hava ulaşımındaki risklerin uçak bakımlarının ötesinde havalimanındaki birimlerin işleyişinden, kötü niyetli saldırılardan ya da farklı dış etkenlerden kaynaklanabileceği öngörülüyor. Bu anlamda riski yönetmek için de yaşanmış ve yaşanabilecek riskli durum senaryolarına hazır olmanın önemi ortaya çıkıyor. Bu bilinçle, hava ulaşımının güvenliğini sağlamak amacıyla hem uçuş için hem de yer için belirlenmiş kurallar bütününe uyulması gerektiği unutulmamalı. Her şeyin birbirine hassas bir etkiyle bağlı olduğu hava yolu ulaşımında, havaalanı güvenliği konusu standardize edilmiş kurallara bağlı, uluslararası geçerliliği olan düzenlemeler olmak zorunda.
Havalimanı güvenliğinin nasıl olması gerektiği, “International Civil Aviation Organization (ICAO) – Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü 8973 Sayılı Belge Güvenlik El Kitabı Kısım 4 Önleyici Güvenlik Tedbirler” başlıklı bölümünde çok net olarak anlatılıyor. Bu düzenlemeye göre havalimanı bir bütün olarak düşünülse dahi terminal güvenliği ayrı olarak inceleniyor.
Yolcu terminallerinin güvenliği, hem yasa dışı bir eylemin önlenmesi hem de bu tür bir eyleme hızla müdahale edilmesi için tasarlanmış güvenlik önlemlerinin toplamından oluşuyor. Amaç, güvenlik önlemlerinin hava taşımacılığının kamuya sağladığı sürat avantajının korunmasına destek olacak şekilde yürütülmesini sağlamak.
Tüm bu güvenlik önlemleri ve daha fazlası, temelinde devletlerin yerine getirmekle yükümlü olduğu sorumluluklar. Önleyici sigortacılık penceresinden bakıldığında ise havayolu şirketleri de üstlerine düşen riskleri yönetmek zorunda. Bu amaçla da şirketler, kendi bakım merkezlerini kuruyor. Bu noktada bakım işiyle uğraşan çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği risklerine daha fazla maruz kalabiliyor.
Blog’umzda yer alan “Havalimanı ve Hangarlarda Riski Yönetmek” konulu yazı bu konuda çok daha detaylı ve ayrıntılı fikir verebilir.
Kazasız ve kayıpsız bir hayat için önleyici sigortacılığın çok daha fazla benimsenmesi dileğiyle.
KAYNAKLAR
Reuters
Euronews
https://corpussigorta.com.tr/blog/is-dunyasi/havalimani-ve-hangarlarda-riski-yonetmek-101