Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi Ernst & Young (EY), dünya çapında yaptığı birbirinden farklı odağı olan araştırmalarla şirketlerin nabzını tutuyor. EY yaptığı araştırmalarla, yönetim kurullarının riskleri görerek ve azaltarak rekabet avantajı elde etmelerini, dayanıklılıklarını artırmalarında onlara destek olmayı hedefliyor.
EY bu amaçla bir süredir yinelediği “Küresel Yönetim Kurulu Risk Araştırması”nın 2023 versiyonunu yakın zamanda yayımladı. Araştırma sonuçları günümüzde küresel dünyada ağırlık kazanan birçok yeni sayılabilecek konunun şirketlerin yönetimlerinin de risk kalemleri arasına katıldığını gösteriyor. Buna göre yönetim kurullarını endişelendiren risklerin başında; jeopolitik olaylar, tedarik zincirinin bozulması, siber saldırılar ve veri ihlalleri, değişen müşteri talepleri, teknolojik değişimin hızı ve iklim değişikliği gibi konular geliyor.
Dünya çapında 500’ün üzerinde yönetim kurulu üyesiyle gerçekleştirilen anket sonucunda hazırlanan rapora göre, yönetim kurullarının endişe duyduğu risklerin sayısı da fazlalaşıyor. Üstelik araştırmaya göre risklerin birbirini etkileme yoğunluğu da git gide artıyor. Pandemi gibi öngörülmesi zor ve etkili riskler; tedarik zincirlerinin aksamasına, zorunlu esnek çalışma koşullarının oluşmasına, uzaktan ya da hibrit iş sisteminin kurum kültürünü bozmasına, yetenekli insan kaynağı kaybına yol açabiliyor. Yönetim kurulları, risklerin zincirleme reaksiyonu konusunda da dikkatli olunması gerektiğini düşünüyor.
EY Küresel Yönetim Kurulu Risk Araştırması’na göre değişime uyum sağlamaktan ziyade değişiklikler bir risk haline gelmeden önce bunları tanımlayıp önlem alabilen kuruluşlar, ayağa kalkabiliyor. Bu sonuca ulaşmak için yönetim kurullarının şirketlerini dirençli hale getirmesi gerekiyor.
Birden çok seçeneğin işaretlenebildiği EY araştırmasında öne çıkan riskler ve oranları şöyle:
- Jeopolitik olaylar: Yüzde 45
- Tedarik zincirinin bozulması: Yüzde 45
- Siber saldırılar ve veri ihlalleri: Yüzde 45
- Değişen müşteri talepleri: Yüzde 44
- İklim değişikliği: Yüzde 44
- Teknolojik değişimin hızı ve dijital yıkıcılık: Yüzde 43
Bu noktada bir parantez açmak gerekirse; ankete katılan yönetim kurulu temsilcilerinin sadece yüzde 31’i dijital dönüşümden kaynaklanan riskleri çok etkin bir biçimde yönettiğine inanıyor. Katılımcıların yüzde 60’ı ise yeni gelişen risklerin, şirketlerin risk yönetimi yapılarında yeterince ele alınmadığını düşünüyor.
Etkin bir risk yönetimi için öne çıkan alanlar
Araştırmaya göre yönetim kurullarının daha etkin bir risk yönetimi için yönelmesi gereken alanlar da şöyle öne çıkıyor:
- Strateji ve performans yönetimi adımlarına risk yönetimi için yapılması gerekenleri de ilave etmek.
- Yönetim kurulunun şirket kültürünü oluşturma, koruma ve çalışanların yeteneklerini keşfetme ile ilgili konularda gözetimini güçlendirmek.
- Sürdürülebilirlik konusunda şirketi doğru yönlendirmek.
- Dijitalleşme ve yeni gelişen teknolojiler ile beraber ortaya çıkan riskler konusunda bilgilenmek.
- Değişen dinamik dünya düzeninde sosyopolitik konuları analiz ederek şirketin bu gelişmelerle beraber nasıl bir duruş sergileyeceğini belirlemek.
Dayanıklılık ve sürdürülebilirlik öne çıkıyor
Bu araştırmanın sonucuna bakıldığında bir şirket için dayanıklılığın tanımının değiştiği de görülüyor. Yönetim kurullarına göre dayanıklılık algısı “normale dönmeye” çalışmak yerine değişen riskleri öngörme, bunlara hazırlanma, yanıt verme ve uyum sağlama yeteneği anlamına geliyor.
Elbette teknoloji, dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik gibi konular da şirketlerin yönetim kurulları açısından önemini koruyor. Yüksek düzeyde dayanıklılık geliştirmek için şirketin en üst düzeyinde bulunanların da yönetim kuruluna destek vermesi şart.
KAYNAKLAR
ey.com