Hava olaylarını kontrol eden teknolojiler

Hava olaylarını kontrol eden teknolojiler

Hava olaylarının kontrol edilemez oluşu insanları asırlardır deneyler yapmaya, teknolojiler üretmeye zorluyor. Doğaya müdahalede ciddi yol alınırken kullanılan yöntemlere de gelen eleştiriler söz konusu.

İnsanlığın doğumundan günümüze kadar hava olayları, kültürleri biçimlendiren en kadim ortak kayıtlarımızdan. Örneğin en eski yakarışlardan biri olan ve bir nevi havayı kontrol etmek olarak da yorumlanabilecek yağmur duasının kökleri İslam öncesi antik dönemlere kadar uzanıyor. MÖ 2500'lerde Mezopotamya'daki Sümerlerde, Yağmur ve Fırtına Tanrısı İşkur'a dua edilirdi.

Bugün bilim dünyası lazerle şimşekleri, okyanusta zehirsiz petrol sızıntılarıyla kasırgaları yönetmeyi hedefliyor. Doğaya müdahale çabası kapsamında gelinen noktayı eleştirenler de var destekleyenler de. Temel soru şu: “Sorumsuzluklarıyla iklim değişikliğinin de sebebi olan insanoğlu, bu kez bilinçli müdahalelerle işleri düzeltebilecek mi?”

Müdahale edilen hava olayları

Yağış Oluşumu: Bergeron-Findeisen teorisi bulutta yağmur damlalarının oluşmasını açıklayan teorilerden. Bu teoriye göre buz kristalleri olmadan yağış olmuyor. Ancak daha sonra yapılan araştırmalar bazı bulutlarda buz kristalleri olmadan da yağış meydana geldiğini ortaya koymuştur. Bu tip yağışlar daha çok okyanus üzerinde oluşan kümülüs tipi bulutlarda meydana geliyor. Bergeron ve Findesien buz kristallerinin yağışın oluşmasına nasıl tesir ettiklerini şöyle açıklıyor: “İçinde buz bulunan, bir de su bulunan ayrı iki ortam düşünelim. Her iki ortamda da sıcaklık aynı olsun. Buzun buhar basıncı, suyun buhar basıncından daha az. Aynı ortamda su ve buz bulunması durumunda buza göre havanın nemi yüzde 100 doymuş halde iken, suya göre doymamıştır. Bunun bir neticesi olarak su için yoğunlaşma henüz başlamamasına rağmen buz kristalleri üzerinde yoğunlaşma sürer. Buz kristalleri büyümeye devam ettikçe bulut damlacıkları da buharlaşmaya başlar. Böylece büyüyen kristaller aşağıya düşmeye başlar. Düşerken diğerleriyle birleşerek daha iri bir hal alırlar. Eğer düşme esnasında bulutun altındaki hava bu buzu eritecek kadar ılıksa, onlar yere yağmur olarak, eğer o kadar ılık değilse dolu veya kar olarak düşer.”

Havadan tohumlamada uçaklar ile söz konusu çekirdekler, bulutun tepesinden, bulutun içine girilerek veya tabanından bulutun içine bırakılabilir.
Havadan tohumlamada uçaklar ile söz konusu çekirdekler, bulutun tepesinden, bulutun içine girilerek veya tabanından bulutun içine bırakılabilir.

Bulut tohumlama: Bulut tohumlama düşüncesi de Bergeron-Findeisen teorisine dayanır. Eğer küçük katı bir partikül süper soğuk bir sıvı içine sokulursa (soğukluk yeterli olmak şartıyla) sıvının tamamı katı duruma geçer. Buna göre buluttaki su molekülleri buz kristali formunda bir çekirdek üzerinde hızla birleşir.

Yağış mekanizması çok komplike bir konu. Bu da tohumlama konusunda da birtakım belirsizlikleri ortaya koyuyor. Tohumlama zamanlaması, rüzgar profili, havanın yukarı yükselme hızı ve diğer hava şartları, süper soğumuş su damlacıkları, çekirdek konsantrasyonu, damlacıkların birleşip büyüme durumu ve yönü gibi pek çok faktöre bağlı. Genel olarak yağış tahmini ve diğer şartlar da uygunsa tohumlama yapılabiliyor. Tohumlamadan 15 dakika veya birkaç saat sonra yağış olabilir. Orta şiddetle sağanak üreten yaz kümülüs bulutları ve alçak kış bulutları uygun tohumlama imkanı sunuyor.

Yöntemin sorunları: Yağmur yağdırmak için yapılan herhangi bir bulut tohumlama işleminde birinci problem tohumlamaya uygun bulutun bulunması. İkinci problem ise yoğunlaşma çekirdeği olarak hizmet edecek olan maddelerin, bulut içindeki en uygun yere zamanında ve doğru miktarda ulaştırılması. Ayrıca iyi bir sonuç almak için bulut soğuk olmalı.

Suni yoğunlaşma çekirdekleri bulut içine havadan ve yerden olmak üzere iki farklı yolla ulaştırılıyor. Havadan tohumlamada uçaklar ile söz konusu çekirdekler, bulutun tepesinden, bulutun içine girilerek veya tabanından bulutun içine bırakılabilir. Kuleden izin alarak zamanında kalkıp uçuşun gerçekleştirmesi önemli bir problem. Yerden tohumlamada, Rusların yaygın olarak kullandığı havan topları ve roketler ile beraber yer jeneratörleri kullanılıyor. Bütün bunlardan roketler, en isabetlisi olsa da en pahalı tohumlama yöntemi ki bu da bir sorun.

Çin, 2012-2017 yılları arasında hava koşullarına müdahale için 1 milyar doların üzerinde para harcamıştı.
Çin, 2012-2017 yılları arasında hava koşullarına müdahale için 1 milyar doların üzerinde para harcamıştı.

Çin başı çekiyor

Doğaya bu şekilde müdahale çabası yeni değil. 70 yıl kadar önce ABD’li bilim insanları bulut oluşturma yoluyla yağmur yağdırmayı deniyordu. California eyaletinde bu teknik 50 yıldır kullanılıyor. Üstte de açıklanan üzere bulutlara gümüş iyodür kristalleri ekleniyor ve bunların etrafında buharın sıvılaşarak yağmur damlasına dönüşmesi sağlanıyor. Bu kristaller genellikle uçaktan bırakılıyor. Ama Çin’de olduğu gibi roket de kullanılabiliyor. Bu konularla uzun yıllardır uğraşan Çin, 2012-2017 yılları arasında hava koşullarına müdahale için 1 milyar doların üzerinde para harcamıştı.

Söz konusu teknolojideki belirsizlik, yetkililerin geri adım atmasına neden olmuştu. Çin yeniden harekete geçti ve hava koşullarına müdahale edecek daha etkili bir sistem üzerinde çalıştığını duyurdu. Buna göre Çin, yağmur ve dolu gibi hava olaylarına müdahale etmek için “gelişmiş hava müdahale sistemi” adlı bir teknolojiyi hayata geçirmeyi hedefliyor. Amaçları, 2025 yılında projeyi geniş ölçekte uygulamak. Teknolojiyi kullanarak deneyler yürütüleceğini açıklayan Pekin yönetimi, bu kapsamda yapay olarak yağmur yağdırmak için toplamda 5.5 milyon kilometrekarelik ve dolu sağanağını önlemek için ise 580 bin kilometrelik bir alanda çalışacaklarını açıkladı. Çin bu operasyon ağını 2035 yılında dünyanın geneline yaymayı da hedefliyor. Söz konusu proje kapsamında yürütülecek deneyler sonucu ne gibi veriler elde edileceği henüz bilinmiyor.

Çin daha önce de bulut tohumlama ile 2008’deki Pekin Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreni sırasında yağmur yağmasını engellemek amacıyla gümüş iyodürün yanı sıra çeşitli kimyasal maddeler içeren binden fazla bombayı atmosfere fırlatmıştı. Bu sayede bulutlar etkinlik alanına ulaşmadan içlerindeki yağmur boşaltılmıştı.

Şimşek kontrolü: Nature dergisinde yayımlanan bir çalışma, bilim insanlarının şimşeği kontrol edebilecek yeni bir yönteme oldukça yakın olduğunu ortaya koydu. Yeni yöntemle şimşeğin verebileceği zararın önüne geçilebilme olanağı bulunuyor.

Yeni çalışmaya göre düşük güçlü lazer kullanarak bir tür “çekici ışın” ile yıldırım çarpmalarının yönü değiştirilebilecek. Buna göre bilim insanları, şimşek modellerini inceleyerek yıldırım çarpmalarını yeniden yönlendirecek önceden tasarlanmış bazı yollar çizecek. Bu sayede şimşeğin en kuru veya en savunmasız yerlere çakmasının önüne geçilmeye çalışılacak.

Teknik açıklama ise şöyle: “Işının uzunluğu boyunca bir ton grafen parçacığı ileten düşük güçlü bir lazer kullanarak havayı besleyecek. Işığı emen parçacıklardan oluşan bu ışın, bir nevi şimşek mıknatısı olarak görev görecek. Işın, aynı zamanda şimşeğin yoğunluğunu da önemli ölçüde azaltacak.”

Bazı uzmanlar ise zehirsiz petrol sızıntısı yoluyla okyanus yüzeyini sakinleştirme ve kasırga oluşumunu engelleme önerisinde bulunuyor.
Bazı uzmanlar ise zehirsiz petrol sızıntısı yoluyla okyanus yüzeyini sakinleştirme ve kasırga oluşumunu engelleme önerisinde bulunuyor.

Hortum duvarı: Bu bir iddia ancak söz konusu duvar bir metafor değil gerçek bir yapı. ABD’nin orta batısı hortumlarıyla ünlü. Hortum, güneyden gelen sıcak hava ile kuzeyden gelen soğuk havanın karşılaşması sonucu oluşuyor. Teksas’tan Nebraska’ya kadar uzanan ve kasırga vadisi olarak bilinen bu geniş ovada üç adet 300 metre yüksekliğinde duvar inşa edilecek. Bu şekilde ovadaki hava akışını yavaşlatarak hortum oluşumunun engellenebileceği iddia ediliyor.

Fakat bazı meteorologlar doğal dağ engellerine rağmen hortumların Çin’de oluşmaya devam ettiğini söylüyor. Ancak, örneğin 2013’te Çin’de meydana gelen üç hortuma karşılık ABD’de o yıl hortum sayısı 811’i bulmuştu.

Kasırgaya rüzgâr kırıcı freni: Hortumun yanı sıra kasırgaları kontrol altına alma çabaları da devam ediyor. 2000’lerde ABD’de kasırga üstüne uçakla binlerce ton su emici polimer serpilerek fırtına durdurulmaya çalışılmış, ama başarı kaydedilmemişti.

Bazı uzmanlar ise zehirsiz petrol sızıntısı yoluyla okyanus yüzeyini sakinleştirme ve kasırga oluşumunu engelleme önerisinde bulunuyor. ABD’li araştırmacılar rüzgâr türbinleri yoluyla kasırganın hızının kesilebileceğini iddia ediyor.

Yöntemin işe yaramayacağı iddiaları söz konusu. Bunun ilk dayanağı ise kasırgaların tahmin edildiğinden güçlü olması. Kasırgalar, 20 dakikada bir 10 megaton gücünde nükleer bomba patlatmaya eşdeğer” enerji bırakıyor. Ayrıca okyanusta görülen çok sayıdaki hareketlenmenin hangisinin kasırgaya evrileceğini tahmin etmek mümkün olmayacağından okyanusta zehirsiz petrolle müdahalenin de gerçekçi olmadığının altı çiziliyor. 

İklimle bu şekilde oynamak oldukça tartışmalı bir konu.
İklimle bu şekilde oynamak oldukça tartışmalı bir konu.

Yöntemlere gelen eleştiriler

Şimdiye dek bu alanda çok az sayıda ve küçük çaplı deney yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. İklimle bu şekilde oynamak oldukça tartışmalı bir konu olmasının yanı sıra birçok ahlaki ve lojistik soruyu da beraberinde getiriyor.

En çok kullanılan yöntem bulut tohumlama. Dünyada 50’den fazla ülkede uygulanan bu yöntem sisi dağıtmak, dolu yağışlarının tarım alanlarına zarar vermesini engellemek ya da kuraklığın önüne geçebilmek için kullanıyor.

Colorado State Üniversitesi’nden Atmosfer Bilimi Profesörü William Cotton bulut tohumlama konusunda ne tür bulutlarla uğraşıldığının bilincinde olunması gerektiğini söylüyor. Örneğin kış aylarında dağlardaki bulutlarda gerçekleştirilen tohumlama işlemi yağışı yüzde 6 ila 8 artırabiliyor. Cotton, bu oranın pek çok su kullanıcısını memnun edeceğini belirtiyor.

Hollandalı meteorolog Jon Wieringa ise bu teknolojilerin para ve enerjinin boşa harcanmasından başka bir şey olmadığını söylüyor. Wieringa bir yazısında oldukça etkili şu ifadeleri kullanmış: “Dolu bulutlarına patlayıcı roketler ve el bombaları atmak, düşmana ateş etmiş olmanın verdiği duygusal tatminden başka bir işe yaramıyor.”

Öte yandan hava durumunu düzenlemenin sadece kuraklığın belirtilerini ortadan kaldırmaya çalışmak olduğu, bu duruma sebep olan asıl nedenlerle ilgilenilmediği de yöntemlere getirilen eleştiriler arasında.

Yine de bu açıklamalar ülkeleri ve işletmeleri bulut tohumlama işlemlerini durdurmaya ikna etmedi. Çin, ülkenin kuzeybatısındaki Tibet platosuna yağmur yağdırmak için dünyanın en büyük bulut tohumlama projesini uyguluyor. Bu uygulamanın gerçekleştirildiği alan çok geniş.Uzmanlar bu çalışmanın hava durumu düzenleme değil, jeomühendislik olarak adlandırılması gerektiğini belirtiyor. Jeomühendislik ya da iklimin düzenlenmesi ise yapılan değişikliğin kalıcı olması anlamına geliyor.

Jeomühendislik çalışmaları temelde atmosferden karbonu azaltmak ve stratosferdeki bulutları değiştirerek güneş ışınlarını uzaya geri göndermek üzerine kurulu. Ancak Dünya’nın bir atmosferi var ve bu yüzden hava olaylarına müdahale ederken çok doğru hareket edilmeli.

Kaynaklar

www.dmi.gov.tr

https://www.dunyahalleri.com/

www.theguardian.com/

Abdullah Altuncu, “Sümer Tanrı Anlayışı ve Tanrılar Panteonu”, Sosyal Bilimler Dergisi, C.4- S.7, Haziran 2014 s.136. 

Benzer İçerikler

Okyanuslarda SOS: Sular renk değiştiriyor

Okyanuslarda SOS: Sular renk değiştiriyor

Yaşam maliyeti ve iklim krizleri yarışıyor

Yaşam maliyeti ve iklim krizleri yarışıyor

Aşırı hava olaylarında Türkiye Avrupa’nın en kırılganı

Aşırı hava olaylarında Türkiye Avrupa’nın en kırılganı

PSM’den Corpus Sigorta’ya ve Quick Sigorta’ya 2 ödül!

PSM’den Corpus Sigorta’ya ve Quick Sigorta’ya 2 ödül!