Modern sigorta ekonomileri, reasüransın çeşitli handikaplarını kapatabilmek için alternatif risk transfer sistemleri üzerinde uzun bir süredir kafa yormaktadır. Alternatif risk transfer yöntemlerinden bir tanesi olan katastrofik tahviller, deprem, fırtına, sel, yangın, gibi doğal afetleri içeren ve büyük hasarların gerçekleşmesi durumunda, yatırımcı açısından anapara ya da faizinin kaybedilmesi riskini içeren bir tahvil türüdür.
Bu tahvili satın alan bir yatırımcı tahvilin bağlı bulunduğu katastrofik olay gerçekleşmez ise kupon ve anapara ödemelerini tam olarak almakta iken katastrofik olayın gerçekleşmesi durumunda tahvili ihraç eden sigorta şirketi, yatırımcıya ödemesi gereken anaparayı poliçe sahiplerine öder. Böylece yatırımcı anaparasını veya faizini kaybetmiş olur. Özellikle riski seven yatırımcılar, katastrofik tahvilleri satın alarak vade içerisinde büyük bir doğal afetin olmamasını umut eder. Eğer risk gerçekleşmezse yatırımcı, diğer tahvillere kıyasla daha yüksek bir faiz kazancı elde eder. Ancak eğer risk gerçekleşirse sigorta şirketi, yatırımcılardan topladıkları ana paraları, sigortalılarının zararlarını karşılamak için kullanır. Dolayısıyla katastrofik tahviller sigorta şirketlerine, toplanan sigorta primlerinin dışında yeni bir kaynak sağlama avantajı sağlar. Ayrıca reasüransa göre çok daha uzun vadeli olması sebebiyle daha az işlem maliyeti içermektedir.
Birçok sektör aktörü tarafından bilinmemekle birlikte, ülkemizde de bu tahvilin bir kez ihraç edildiği kayıtlara geçmiştir. DASK, 2013 yılı içerisinde Bermuda’da kurulan Bosphorus 1 Re adlı şirket aracılığı ile 400,000,000 USD tutarında 3 yıl vadeli afet tahvili (catastrophe bond) ihraç ederek İstanbul’da meydana gelebilecek depremin yaratacağı mali risklerden korunmayı amaçlamıştır.
Gelişmiş ülkelerin sigortacılık sistemlerinde yaygın olarak kullanılan bu risk transferi yöntemi ile hem sigortacılık sisteminin finansal piyasalardaki fon yaratma kapasitesi artırılmakta hem de sigorta dışı kaynaklarla hasar süreçleri yönetilebilmektedir.