Bilim dünyasına göre iklim değişikliği yeraltı suyunun miktarı, kalitesi ve kullanılabilirliği üzerinde önemli bir etkiye sahip. Nature dergisinde de konuyu destekleyen Türkçeye “Akiferlerde küresel bazda hızlı yeraltı suyu düşüşü ve bazı geri kazanım vakaları” olarak çevrilebilecek bir makale yayımlandı. Çalışmayı, UC Santa Barbara araştırmacıları yürüttü. Makaleyi kaleme alan Santa Barbara Çevre Çalışmaları Programı'nda doçent olan başyazar Debra Perrone, milyonlarca yeraltı suyu seviyesi ölçümünü bir araya getirip küresel yeraltı suyunun durumunu daha iyi anlamak istediklerini vurguladı.
Çalışmada yeraltı sularının çiftlikler, evler ve endüstriler için önemli bir tatlı su kaynağı olduğu hatırlatılarak kaynakların tükenmesinin, özellikle kıyı bölgelerinde mahsul veriminin düşmesi ya da tarım arazilerinin zarar görmesi de dahil olmak üzere ciddi ekonomik ve çevresel tehditler doğurabileceği kaydediliyor.
Gezegenimizin üçte ikisi su ile kaplı ancak suyun yüzde 97,5’ini okyanuslarda bulunan tuzlu sular oluşturuyor. Kalan su tatlı su olsa da bu suların yüzde 2,5 oranındaki kısmı da Antartika, Greenland’da ulaşımı kolay olmayan yerlerde bulunuyor. Dünya insanları olarak ulaşabildiğimiz temiz su kaynakları göllerde, rezervuarlarda, nehirlerde ve derelerde olup bu suyun miktarı da yerküredeki toplam tatlı su potansiyelinin yüzde 0,10’u kadar.
Bu noktada son derece kısıtlı olan dünya genelindeki yeraltı suyu kaynaklarının miktarı, sürdürülebilir olmayan sulama uygulamaları ve iklim değişikliğinin etkisiyle son 40 yılda sert bir şekilde düşüş gösterdi. Nature bilim dergisinde yayımlanan çalışmada da yeraltı sularının çiftlikler, evler ve endüstriler için önemli bir tatlı su kaynağı olduğu ve tükenmesinin, özellikle kıyı bölgelerinde mahsul veriminin düşmesi ve arazilerin zarar görmesi de dahil ciddi ekonomik ve çevresel tehditlere yol açabileceği belirtildi.
En çok Çin, İran ve ABD etki altında
Makalede yer verilen ve üç yıl süren çalışma kapsamında, 40'tan fazla ülkede 170 bin kuyunun analiz edildiği bilgisi yer alıyor. Çalışma ekibi, ulusal ve alt ulusal kayıtlardan ve diğer kurumların yaptığı çalışmalardan ortaya çıkarılan verileri bir araya getirdi. Buna göre sulardaki tükenmenin özellikle geniş ekim alanlarına sahip kurak iklimlerde belirgin olduğu ortaya çıkmış. Bu bilgi ışığında yeraltı kaynaklarındaki tükenişten en fazla etkilenenlerin Kuzey Çin, İran ve Amerika Birleşik Devletleri'nin batısı olacağı öngörülüyor.
Çalışma kapsamında yeraltı suyunu tutan gözenekli kaya veya tortu kütlelerinden (akiferler) bin 693 adedinin incelendiği, bunlardan üçte birinden fazlasında 2000'den 2022'ye kadar yılda en az 0,1 metre düşüş olduğu kaydediliyor. Kütlelerin yüzde 12'sinde ise yıllık düşüşün 0,5 metreden fazla olduğu bilgisi paylaşılıyor. İspanya, İran, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri'nde iklim şartlarından en kötü etkilenen akiferlerden bazılarının yılda 2 metreden fazla düşüş yaşadığı da kaydediliyor. İlaveten çalışmada, 1980'ler ve 90'lardaki yeraltı suyu azalma oranlarının 2000'den günümüze hızlanarak kötüleştiğinin altı çiziliyor. Hızlanan düşüşler, tesadüfen beklenenden neredeyse üç kat daha fazla.
Makale her ne kadar olumsuz vurgularla dolu olsa da okuyana tümüyle karalar bağlatmıyor. Makalede çalışma kapsamında bazı bölgelerde yeraltı sularının korunduğunun ortaya konulduğuna da değiniliyor. Akiferlerin yüzde 30 kadarında 2000 yılından bu yana yok olma süreci hızlansa da yerel yönetimlerin aldığı önlemler neticesinde bazı akiferlerin 2000-2022 arasında iyileşme gösterdiği de belirtiliyor.
Su yönetimi politikaları ve uygulamaları hayata geçmeli
İklim değişikliğinin yeraltı sularına etkisi oldukça karmaşık bir konu. İklim değişikliğinin dünya genelinde sebep olduğu sıcaklık artışı, yağış desenlerindeki değişiklikler ya da deniz seviyesinin yükselmesi gibi sorunlar, yeraltı sularının seviye ve kalitesini etkileyebilir. Özellikle aşırı yağışlar, sel ve taşkınlar gibi aşırı, beklenmeyen hava olayları, kirliliğin yeraltı suyuna sızmasına neden olabilir.
Bazı bölgelerde artan kuraklık riski tarım, içme suyu temini ve endüstriyel kullanım gibi alanlarda su stresini artırabilir. Su yerine konulması güç bir kaynak ve dünya biraz da insafsızca suyu tüketmekle meşgul.
Bu nedenle iklim değişikliğinin su kaynaklarına doğrudan ve dolaylı etkilerini anlamak; bu etkilerle başa çıkmanın ön koşulu. Ardından bu etkilerle mücadele konusunda her alanda tüketim başta olmak üzere uygun su yönetimi politikalarının ve uygulamalarının geliştirilmesi gerekiyor. Su yoksa yaşam yok!
KAYNAK
nature.com
Makale: “Rapid groundwater decline and some cases of recovery in aquifers globally.”
Scott Jasechko, Hansjörg Seybold, Debra Perrone, Ying Fan, Mohammad Shamsudduha, Richard G. Taylor, Othman Fallatah, James W. Kirchner.