Karbonsuzlaştırma, iklim krizinin çözümünde kilit bir rol oynuyor. Enerji üretimi, sanayi, ulaşım gibi sektörlerde sera gazı emisyonlarını azaltmayı ve fosil yakıtları kullanmadan enerji üretimini hedefliyor. İklim krizine olumlu etkisi ise birkaç kalemde oluyor. Sera gazı emisyonları düşüyor, fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına (güneş, rüzgar, hidroelektrik) geçiş sağlıyor, ulaşım ve sanayi sektörlerinde verimli üretim tekniklerine geçişe imkan veriyor. Karbon yakalama ve depolama (CCS) teknolojileri sayesinde atmosfere salınan karbonun büyük bir kısmı yakalanarak yer altına depolanabiliyor. Bu da karbonsuzlaştırmanın etkisini artıran bir strateji.
Bu kapsamda çalışmalarına devam eden AB, kısa bir süre önce karbon depolama girişimleri olan RepAir Carbon ve C-Questra iş birliğini duyurdu. Ortaklık sayesinde AB'nin karadaki ilk Doğrudan Hava Yakalama ve Depolama Sistemi (DACS) Fransa’da kuruluyor. AB'de türünün ilk karadaki karbondioksit giderme projesi olacak çalışma ile 2030 yılına kadar yılda 100 bin ton karbondioksitin ortadan kaldırılması amaçlanıyor. Yine proje kapsamında 2035 yılına kadar da megaton seviyelerinde ölçümleme yapılması hedefler arasında.
Bu haberden hareketle karbondioksit giderme ve karada doğrudan karbon yakalama hakkında bilinenlere ışık tutmak için bu ortaklığın iklim krizinin etkilerini geri çevirmeye etkisine bakmak gerekiyor.
Doğal yöntemler ve teknolojiler
Karbondioksit giderme işlemi, iklim değişikliğiyle mücadele etme ve küresel ısınmayı yavaşlatma konusunda hayati önem taşıyor. Yöntem, atmosferdeki karbondioksit (CO₂) seviyelerini azaltmak amacıyla kullanılan çeşitli doğal yöntemler ile teknolojileri tanımlıyor.
Söz konusu doğal yöntemler şöyle sıralanabilir:
- Ormansızlaşmanın tersine çevrilip ormanların korunması. Ağaçlar fotosentez sırasında karbondioksiti emer ve karbonu depolar.
- Sürdürülebilir tarım teknikleriyle toprağın daha fazla karbon tutması.
- Deniz ekosisteminin korunması. Deniz bitkileri, algler ve planktonlar atmosferdeki karbondioksiti emiyor.
- Biyokütlenin enerji üretiminde kullanılması ve oluşan karbondioksitin yakalanıp depolanması.
Teknolojik yöntemler ise şöyle sıralanabilir:
- Karbon tutma ve depolama (CCS) sistemiyle, fosil yakıtların yakılmasıyla ortaya çıkan karbondioksitin endüstriyel tesislerden yakalanıp yeraltına veya okyanus altına enjekte edilmesi.
- Doğrudan hava yakalama (DAC) sistemi sayesinde, havadaki karbondioksiti filtreleyen ve tutan makineler kullanılarak karbondioksitin yakalanması.
- Mineralizasyon sayesinde, karbondioksitin kaya türleriyle reaksiyona girerek karbonat mineralleri oluşturması, bu şekilde atmosfere geri dönmemesi.
Bu yöntemler, iklim hedeflerine ulaşmak için atmosfere salınan karbondioksitin dengelenmesi ya da azaltılmasına yardımcı olur.
Karadaki ilk Doğrudan Hava Yakalama ve Depolama Sistemi DACS ise atmosferdeki karbondioksiti doğrudan yakalayıp güvenli bir şekilde depolayan bir teknoloji. Bu sistemin en dikkat çeken örneklerinden biri 2021'de İzlanda'da hayata geçen Orca adlı tesis. Zürih merkezli karbon yakalama şirketi Climeworks’ün İzlandalı partneri Carbfix tarafından inşa edilen Orca, karbondioksiti havadan güvenli bir şekilde uzaklaştırarak suyla karıştırıyor. İşlemin sonraki adımlarında ise doğal bir mineralizasyon işlemine tabi tutulan karbondioksit, taşta hapsolduğu yerin derinliklerine pompalıyor. Bu tesis, yıllık kapasitesi kapsamında, 4 bin ton karbondioksit yakalayabiliyor.
İzlanda’daki jeotermal enerji kaynakları sayesinde Orca tesisi, enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılıyor, bu da sistemin çevresel etkilerini minimuma indiriyor. Orca, dünyada ticari ölçekte çalışan ilk DACS tesislerinden biri olduğundan önemli. Orca DACS Sistemi’nden yola çıkarak AB'nin Fransa’da kuracağı DACS sisteminin çalışma prensibini daha doğru anlayabiliriz.
Potansiyel vadediyor
Orca sistemi, büyük fanlar kullanarak havayı filtrelere çekiyor. Bu filtrelerdeki kimyasal maddeler, karbondioksiti seçici olarak tutuyor. Sonrasında, filtreler ısıtılıyor, karbondioksit serbest bırakılıyor ve yoğunlaştırılıyor. Bu şekilde yakalanan karbondioksit, derin yeraltı kayaçlarına enjekte ederek mineralize ediliyor. Ardından karbondioksit kaya ile reaksiyona girerek katı hale dönüşüyor. Orca’nın başarısı, diğer ülkelerde ve son olarak AB bünyesinde duyurduğumuz benzer tesisin geliştirilmesine öncülük ediyor.
Karada karbondioksit giderme hem doğal hem de teknolojik çözümlerle iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir araç. Ağaçlandırma, toprak karbon tutma, direkt hava yakalama gibi yöntemler, atmosfere salınan karbon miktarını azaltarak küresel ısınmayı hafifletmeyi amaçlıyor. Hangi yöntemin kullanılacağı, yerel koşullara, ekonomik maliyetlere ve teknolojik olanaklara bağlı olarak değişkenlik gösterebilir elbette. Ancak bu yöntemler, karbonun etkin bir şekilde giderilmesine ve iklim hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olabilir. Sonuç itibarıyla DACS sistemleri, karbon negatif bir teknoloji olarak hem iklim değişikliğiyle mücadele hem de endüstriyel karbon emisyonlarının dengelenmesi açısından büyük bir potansiyel vadediyor.