Yenilemeler öncesi küresel reasürans piyasası

Yenilemeler öncesi küresel reasürans piyasası

Küresel reasürans piyasası ocak ayı yenilemelerinin yaklaşmasıyla birlikte yeniden şekillenen bir fiyatlama ve kapasite dinamiğine sahne oluyor.

Küresel reasürans piyasası ocak ayı yenilemelerinin yaklaşmasıyla birlikte yeniden şekillenen bir fiyatlama ve kapasite dinamiğine sahne oluyor. 

2025’e girilirken hem geleneksel reasürörlerin hem de alternatif sermaye kanallarının güçlenmesi “kapasitenin bol, fiyatlamanın ise seçicilikle yumuşadığı” bir tabloyu ortaya koyuyor. Bu ortam, reasürans satın alan kurumlar için hem fırsatlar hem de dikkatle yönetilmesi gereken stratejik riskler içeriyor.

Kapasite artışı ve fiyatlardaki yumuşama sinyalleri doğru okunmalı. Aon’un 2025 Ocak ayı yenilemelerine yönelik analizleri, piyasada yeterli hatta yer yer bol sayılabilecek kapasite bulunduğunu gösteriyor. Özellikle yüksek kârlılık potansiyeli taşıyan branşlarda reasürör iştahının arttığı gözleniyor.

Bu sermaye genişlemesi, bazı sözleşme yapılarında fiyatların kademeli olarak yumuşamasına zemin hazırlıyor. Yine benzer bir şekilde, J.P. Morgan ve Artemis değerlendirmeleri, doğal afet kaynaklı büyük kayıpların sınırlı kaldığı bir dönemde, property-cat reasürans fiyatlarında yüzde 5 ila 15 arasında düşüşler görüldüğünü ortaya koyuyor. Bu, özellikle kayıp kaldırılmış üst katmanlarda daha belirgin bir trend olarak karşımıza çıkıyor.

Bu tablo, 2023–2024 arasında yaşanan sıkılaşmanın ardından piyasada yeniden bir “denge arayışı” olduğunu ve reasürörlerin disiplinli ancak daha rekabetçi bir pozisyon aldığını gösteriyor.

1/4 yenilemelerinde yazılan primlerin yüzde 6 oranında arttığı ancak fiyatların ortalama yüzde 2,5 düştüğü görülüyor.
1/4 yenilemelerinde yazılan primlerin yüzde 6 oranında arttığı ancak fiyatların ortalama yüzde 2,5 düştüğü görülüyor.

Lloyd’s perspektifinden güçlü sermaye

Lloyd’s piyasası 2025 için toplam 56,2 milyar sterlin üzerinde gibi güçlü bir kapasite seviyesine ulaşmış durumda. Bu durum Lloyd’s ekosistemine katılan sigortacıların, yatırımcıların ve sermaye sağlayıcılarının Lloyd’s piyasasının potansiyeline güvendiğini gösteriyor. Bu sermaye bolluğu, özellikle reasürans benzeri yapıların ve ihtiyari risklerin Lloyd’s platformunda yoğun ilgi gördüğünü gösteriyor. Buna karşın Lloyd’s yönetimi, bir riski veya potansiyel riski değerlendirmek için yapılan bir işlem veya faaliyet olan “underwriting disiplini”ni korumaya devam ediyor. Yıl ortası sonuçları, beklenen büyük hasarların ve teknik maliyetlerin etkisiyle performans güçlü kalsa da rekabet baskısının arttığına işaret ediyor. Özellikle 2025 kapasite müzayedelerinde yüksek işlem hacmine rağmen kapasite fiyatlarında düşüş görülmesi, pazara yeni giren sermayenin agresif fiyatlama getirebildiğini düşündürüyor. Bu görünüm, Lloyd’s pazarında hem fırsat hem de dikkatli seçim gerektiren bir rekabet ortamının oluştuğunu gösteriyor.

Munich Re: Seçicilik, sermaye gücü ve portföy kalitesi

Munich Re ise 1/1 yenilemelerine girerken daha muhafazakar ama son derece stratejik bir yaklaşım benimsiyor. Şirket, property-cat fiyatlarında genel bir “plateau” yani durağanlaşma beklentisini dile getirirken, portföyde disiplinli bir seçicilik uyguluyor. 1/4 yenilemelerinde yazılan primlerin yüzde 6 oranında arttığı ancak fiyatların ortalama yüzde 2,5 düştüğü görülüyor. Bu da büyümenin fiyat artışıyla değil, risk seçimiyle sağlandığını gösteriyor.

Munich Re ayrıca sermaye dayanıklılığını öne çıkarıyor. Solvency oranı güçlü seyrediyor ve şirket, büyük zarar ve kayıplara sebep olan durumlarda kayıp sonrasında dahi finansal sağlamlığını koruyacağını iletiyor. Bu güçlü sermaye pozisyonu, 2025 için belirlenen 6 milyar doların üzerinde net kâr hedefiyle destekleniyor.

Ayrıca, risk trendlerinin değişmesi, yani enflasyon, kayıp frekansı, iklim riskleri, Munich Re’nin fiyatlamayı dikkatle güncellemesine neden olmuş. Şirket, düşük getirili işlerden çekilirken Hindistan, Latin Amerika ve Avrupa’da seçili büyüme alanlarına yöneliyor.

Lloyd’s ve Munich Re gibi devlerin yaklaşımları, piyasadaki rekabeti artırırken aynı zamanda daha sofistike ve seçici bir risk yönetimi anlayışını ön plana çıkarıyor.
Lloyd’s ve Munich Re gibi devlerin yaklaşımları, piyasadaki rekabeti artırırken aynı zamanda daha sofistike ve seçici bir risk yönetimi anlayışını ön plana çıkarıyor.

Bu tablo nasıl yorumlanmalı

Küresel piyasanın bu yeniden dengelenen yapısı, sigorta ve reasürans stratejisini kurumsal bir vizyonla yöneten oyuncular açısından kritik içgörüler içeriyor.

Kapasite kaynaklarını çeşitlendirme fırsatı: Lloyd’s’teki yüksek likidite ve alternatif sermaye yapılarının güçlü seyretmesi reasürans programını çeşitlendirme imkânı sunuyor. Bu tür kanallar, hem maliyet avantajı hem de risk transfer esnekliği sağlayabilir.

Fiyat avantajı ile stratejik yenileme: Piyasadaki yumuşama sinyalleri, yenileme döneminde sözleşme şartlarını optimize ederek daha geniş teminat, daha yüksek limit veya daha uygun retansiyon seviyeleri talep edebilmesine imkan tanıyor.

Risk modellemesi ve portföy dayanıklılığı: Munich Re’nin disiplinli seçiciliği örnek bir çerçeve olarak ele alınabilir. Değişen risk trendlerini doğru modellemek, iklim kaynaklı kayıpları güncel veriyle izlemek ve enflasyonun teknik sonuçlara etkisini düzenli güncellemek, sermaye verimliliğini artırdığı gibi reasürans programının uzun vadeli dayanıklılığını da güçlendirebilir.

Kurumsal iletişimde güçlü pozisyon alma: Küresel görünüme bakıldığında dış paydaşlara şu mesajı vermek önemli gibi görünüyor: “Disiplinli bir reasürans stratejisi ve güçlü risk yönetimi anlayışıyla, volatil piyasada dahi sürdürülebilir performans yönetiyoruz.”

Sigorta şirketinin kendini bu şekilde konumlandırması özellikle yatırımcı güveni, kredi notu ilişkileri ve kurumsal şeffaflık açısından bir değer oluşturabilir. Sonuçta sektörde dönem, bol kapasite, seçici fiyatlama ve stratejik yeniden konumlanma dönemi… Yenilemeler öncesi küresel reasürans piyasası, bol sermaye ve disiplinli fiyatlamanın bir arada bulunduğu “hibrit” bir dönemden geçiyor. Lloyd’s ve Munich Re gibi devlerin yaklaşımları, piyasadaki rekabeti artırırken aynı zamanda daha sofistike ve seçici bir risk yönetimi anlayışını ön plana çıkarıyor.

Bu ortamda sigorta şirketleri açısından en kritik husus, doğru riskleri doğru sermaye kaynaklarıyla buluşturan, veri odaklı ve çok kanallı bir reasürans stratejisi kurmak. Böyle bir strateji hem maliyet avantajı hem de uzun vadeli dayanıklılık yaratabilir.

Benzer İçerikler

Türkiye İhracatının 2025 Yıldızları(İlk Çeyrek)

Türkiye İhracatının 2025 Yıldızları(İlk Çeyrek)