Taşımacılık sektörü, karbondioksit (CO₂) ve diğer sera gazları açısından en büyük salım kaynaklarından biri. Bu nedenle dünyanın geleceği için sürdürülebilirliğin hayata geçmesi, her alanda olduğu gibi hatta belki de çok daha fazla oranda taşımacılıkta önem kazanıyor. Çevresel, ekonomik ve toplumsal etkiler göz önüne alındığında bu önemin temel nedenleri de çeşitleniyor. Çevresel etkilerin azaltılması, enerji verimliliği, ekonomik dayanıklılık, kent yaşam kalitesinin artması ve marka imajı sürdürülebilirliğin öneminin altını çiziyor.
Sürdürülebilir uygulamalar sayesinde özellikle şirketler hem yasal riskleri azaltıyor hem de çevreye duyarlı marka imajı kazanıyor. Sürdürülebilir deniz taşımacılığı, deniz ulaşımını, çevreye duyarlı, ekonomik olarak verimli ve sosyal olarak sorumlu bir şekilde gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Bu yaklaşım hem doğayı korumayı hem de uzun vadeli sektörel kalkınmayı hedefliyor.

Hedefe giderken atılabilecek adımlar
Gelin ana hatlarıyla bu hedefin nasıl gerçekleşebileceğine bakalım…
Emisyon azaltımı: Temel hedef emisyon azaltımıysa düşük kükürtlü yakıt kullanımı; LNG, biyoyakıt veya hidrojen gibi alternatif yakıtlarla çalışan gemilerin denizlere açılması önemli. Karbon nötr veya sıfır emisyon hedefli projeler de hayata geçirilmeli.
Hız optimizasyonu: Yenilenebilir enerji destekli hibrit tahrik sistemleri, gemilerde enerji geri kazanım sistemleri ile hız optimizasyonu hayata geçirilmeli.
Yeşil liman uygulamaları: Sürdürülebilir deniz taşımacılığında yeşil liman uygulamaları hayati önem taşıyor. Elektrikli vinç ve kara ekipmanları, gemi yanaşma sırasında elektrikli güç besleme sistemleri kullanımı, atık ve balast suyu yönetimi ile geri dönüşüm sistemlerinin kullanımı bir hayli mühim.
Dijitalleşme ve otomasyon: Veri analizine dayalı gemi performans izleme artık temel uygulamalar arasına girmeli. Yapay zeka ile desteklenen yakıt optimizasyonu, otonom veya yarı otonom sistemlerle düşük insan müdahalesinin sağlanması gerekiyor.
Sosyal ve kurumsal sorumluluk: Çalışana verilen değerin artırılması da önemli. Denizcilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, kıyı topluluklarıyla uyumlu liman gelişiminin gerçekleştirilmesi şart. İlaveten şeffaf ve etik taşımacılık politikalarının hayata geçirilmesi de gerekiyor.

Mavi Vatan’da yeşil dönüşüm
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili, stratejik boğazlara ve önemli limanlara sahip bir ülke olarak sürdürülebilir deniz taşımacılığına büyük katkı sağlayabilecek bir konumda. Bu özelliklerinden aldığı güçle Türkiye’de yapılabilecek çok şey var.
Yeşil liman ağının genişletilmesi: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının yürüttüğü “Yeşil Liman Sertifikası” uygulaması teşvik edilmeli ve daha fazla limana yayılmalı. Ayrıca liman altyapıları, alternatif enerjiye ve sıfır atık yönetimine göre modernize edilmeli.
Türk deniz filosunun dönüşümü: Türk bayraklı gemilerin enerji verimliliği yüksek, çevreci tasarımlarla yenilenmesi veya modernize edilmesi desteklenmeli. Devlet teşvikleri, alternatif yakıtla çalışan gemilere yönlendirilmeli.
Dijitalleşme yatırımları: Limanlarda ve filo yönetiminde yapay zeka, IoT ve büyük veri analizine dayalı karar destek sistemleriyle daha az yakıt tüketen, daha planlı ve çevreci taşımacılık sağlanabilir.
Eğitim ve farkındalık: Sürdürülebilirlik sadece teknolojiyle değil, insan kaynağıyla da mümkün. Bu nedenle denizcilik fakültelerinde ve sektör çalışanları için çevreci uygulamalara dair eğitim programları yaygınlaştırılmalı.
Uluslararası iş birlikleri ve regülasyon uyumu: IMO’nun 2050 hedeflerine uyumlu ulusal stratejiler belirlenmeli. AB’nin Yeşil Mutabakat politikalarıyla entegre olunmalı ki bu şekilde Türk deniz taşımacılığı global düzeyde rekabetçi ve sürdürülebilir hale getirilmeli.
Deniz taşımacılığının çevresel etkilerini azaltmak yalnızca çevre için değil, sektörün geleceği ve küresel rekabet gücü açısından da atılması gereken hayati bir adım. Türkiye için bu süreç, hem denizci geçmişine sahip olmanın mirasını korumak hem de ekonomik kalkınmayı çevreyle uyumlu hale getirmek anlamına da geliyor.

İş birliği yapılabilecek ülkeler
Türkiye’nin de sürdürülebilir deniz taşımacılığı konusunda iş birliği geliştirebileceği birçok ülke var. İşte dikkat çeken bazı başarılı örnekler…
Norveç: Elektrikli ve hibrit deniz taşımacılığında öncü olan Norveç, dünyanın ilk tam elektrikli feribotlarını ve hibrit kargo gemilerini denize indiren ülkelerden biri. Fiyortlarda hizmet veren feribotlar sıfır emisyon hedefli. Ülke, 2030 yılına kadar tüm kıyı taşımacılığını sıfır emisyona geçirmeyi hedefliyor. Türkiye, Norveç’in hibrit ve batarya sistemli gemi yatırımlarını, kamu-özel iş birliği modeliyle örnek alabilir. Ayrıca Türkiye, 2021 yılında Norveç’e 143 metre uzunluğunda, 600 yolcu, 200 otomobil ve 24 TIR taşıma kapasitesine sahip elektrikli feribot gönderdi. Tamamen Lityum ION bataryalarla çalışan feribot aynı zamanda çevreci yapısıyla karbon salınımını yüzde 80 oranında azaltıyor.
Hollanda: Yeşil limanlar ve dijitalleşme lideri olan Hollanda, Rotterdam Limanı’yla Avrupa’nın en büyük sürdürülebilir liman dönüşümünde öncü. Akıllı sensörler, dijital ikiz teknolojileri ve LNG ikmali gibi uygulamalarla çevre dostu bir liman hizmeti sunuyor. Deniz suyunun ısıtma sistemlerine entegre edilmesi gibi yenilikçi çözümlerle karbon ayak izini azaltıyor. Türkiye’nin liman şehirlerinde dijital yeşil liman dönüşümünde Rotterdam örneği güçlü bir modeldir.
Japonya: Gemi verimliliği ve akıllı teknolojide lider olan Japonya, tersaneleriyle dikkat çekiyor. IMO regülasyonlarına öncülük edecek düşük yakıt tüketimli gemiler geliştiren Japonya, Wind Challenger projesiyle rüzgar enerjisinden destek alan büyük yük gemileri geliştiriyor. Japonya, dijital gemi yönetim sistemlerini de teşvik ediyor. Türkiye, tersanecilik alanında Japonya’nın mühendislik yaklaşımı ve enerji verimliliği yatırımlarından faydalanabilir

Danimarka: Ülke politikaları, özel sektörle tam uyumlu ve dönüşümü teşvik edici uygulamalarıyla dikkat çekiyor. Danimarka menşeli Maersk, dünyanın en büyük konteyner taşımacılığı şirketlerinden biri ve 2040’a kadar net sıfır emisyon hedefini açıkladı. Metanol yakıtlı gemiler, denizcilikte yeni standartların oluşmasına öncülük ediyor. Türkiye’de de benzer şekilde büyük armatörlerle kamu politikalarının uyumlaştırılması sektörel anlamda ve sürdürülebilirlik açısından önemli bir kaldıraç olabilir.
Singapur: Liman operasyonlarında yapay zeka, otonom sistemler ve büyük veri analizine dayalı sürdürülebilirlik çözümleri kullanan Singapur’un 2030 yılına kadar tüm liman altyapısında karbon emisyonlarını yarıya indirme hedefi var. Singapur, IMO destekli “Future Maritime Fuel” projelerinde de aktif yer alıyor. Türkiye, Singapur’un teknoloji ve inovasyon odaklı stratejilerinden ilham alabilir.
Türkiye, bu ülkelerin farklı güçlü yanlarını sentezleyerek kendi denizcilik ekosistemini yeşil dönüşüme hazırlayabilir. Sürdürülebilir denizciliğin yeşil teknolojilerle donatılmış gemilerde, doğayla uyumlu limanlarda ve ileri teknolojiyi merkeze alan dijital stratejilerde tam anlamıyla hayat bulması dileğiyle...