İklim riskleri, afet maliyetleri ve Türkiye’ye yansımaları

İklim riskleri, afet maliyetleri ve Türkiye’ye yansımaları

İklim değişikliği, doğrudan ekonomik kayıpları ve sigorta piyasalarında risk fiyatlaması, koruma boşluğu ve reasürans maliyetlerinde yapısal bir artışı tetikliyor.

İklim değişikliği, doğrudan ekonomik kayıpları ve sigorta piyasalarında risk fiyatlaması, koruma boşluğu ve reasürans maliyetlerinde yapısal bir artışı tetikliyor.

İklim değişikliğinin etkileri artık sadece “daha sıcak yıllar” anlamına gelmiyor. Çok daha sık, daha şiddetli ve coğrafi olarak genişleyen, aşırı yağışlar, ani seller, kuvvetli fırtınalar, dolu, yoğun sağanaklar ve orman yangınları gibi hava olayları olarak karşımıza çıkıyor. Bu değişim hem doğrudan ekonomik kayıpları hem de sigorta piyasalarında risk fiyatlaması, koruma boşluğu ve reasürans maliyetlerinde yapısal bir artışı tetikliyor.

Küresel tabloda sigortalı kayıpların yükselişi dikkat çekiyor. Son yıllarda doğal afetlerden kaynaklanan ekonomik kayıplar artarken haliyle sigortalı kayıplar da belirgin şekilde büyüdü. Swiss Re ve Munich Re gibi reasürans ve araştırma kurumlarının 2024-2025 verileri, sigortalı afet maliyetlerinin yüz milyarlar düzeyine çıktığını; 2024’te küresel ekonomik kayıpların 318 milyar dolar olduğuna ve bu kayıpların büyük bölümünün hâlâ sigortasız kaldığına işaret ediyor. Swiss Re 2025 öngörüsünde ise sigortalı kayıpların 2025’te 145 milyar dolar seviyelerine ulaşabileceğini bildiriyor. Bu durum, uzun vadeli artış eğiliminin devam ettiğini gösteriyor. 

TSB raporları, dolu gibi afetlerin 2023-2024 döneminde hasar bildirimlerinde ciddi bir paya sahip olduğunu gösteriyor.
TSB raporları, dolu gibi afetlerin 2023-2024 döneminde hasar bildirimlerinde ciddi bir paya sahip olduğunu gösteriyor.

Türkiye’de seller, fırtına ve dolu hasarında artış

Munich Re 2024 değerlendirmesinde de hava kaynaklı şiddetli gök gürültülü fırtınalar, dolu, ani sel gibi tehlikelerin sigorta sektörü için giderek daha fazla öne çıktığını ve 2024’te sigortalı kayıplarda önemli sıçramalar görüldüğünü vurguluyor. Altı çizilen bu husus “tek büyük deprem” benzeri olaylara bağlı olmayan, günlük hayatı ve kent altyapısını hedef alan risklerin artışı anlamına geliyor.

Türkiye, coğrafi çeşitliliği nedeniyle iklim kaynaklı risklerin farklı türlerini aynı anda yaşayan ülkelerden biri. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) ve sektör raporları, deprem odaklı çalışmaların yanı sıra sel, heyelan, fırtına, dolu gibi afetlerin 2023-2024 döneminde hasar bildirimlerinde ciddi bir paya sahip olduğunu, sektörün ürün ve teminat yapısını yeniden değerlendirdiğini bildiriyor. Ayrıca TSB, doğal afetlerin sigorta ürünlerine ve tüketici alışkanlıklarına etkisini, yeni teminat ürünleri geliştirme ve farkındalık kampanyalarıyla yönetme gereğini vurguluyor. 

Swiss Re ve Munich Re gibi küresel reasürans oyuncuları büyük doğal afetlerden dolayı yükümlülüklerini yeniden fiyatlıyor.
Swiss Re ve Munich Re gibi küresel reasürans oyuncuları büyük doğal afetlerden dolayı yükümlülüklerini yeniden fiyatlıyor.

Ekonomik ve sigortacılık etkilerine bakıldığında şu başlıklar dikkat çekiyor:

Artan talepler ve tazminat maliyetleri: Daha sık hasar bildirimi yapılınca sigortacıların tazminat ödemeleri de artıyor. 2024’te küresel ölçekli sigortalı kayıplarında iki haneli milyar dolarlık artışlar, Türkiye piyasasını da etkiliyor. Bu nedenle reasürans fiyatları yükseliyor, sigorta şirketleri maliyet baskısı ile karşılaşıyor.

Koruma boşluğu: Swiss Re verileri, 2024’te ekonomik kayıpların büyük kısmının hâlâ sigortasız olduğunu gösteriyor. Bu şu anlama geliyor: “Küresel ekonomik zararın önemli bir kısmı sigorta kapsamı dışında kaldı.” Türkiye’de de konut ve küçük işletmelerin bir bölümü iklim kaynaklı riskler karşısında yeterince sigorta korumasına sahip değil.

Primler, teminat daralmaları ve şartlı poliçeler: Artan tazminatlar reasürans maliyetlerini yukarı çektiği için sigorta şirketleri prim artışı, bazı riskler için teminat daraltma veya poliçe istisnaları uygulamak zorunda kalabiliyor. Özellikle seller, taşkın ve sel kaynaklı hasarların yüksek olduğu bölgelerde prim ayarlamaları ve bölgesel fiyatlandırma yaygınlaşıyor. TSB raporları da sektörde bu tür uyarlamaların tartışıldığını gösteriyor.

Tarım sektörü üzerindeki baskı: TSB verilerine göre dolu ve ani fırtına olayları tarım sigortalarında büyük tazminat artışlarına yol açıyor. Türkiye’de tarımsal üretim, mevsimsel dalgalanmalara ve artan şiddetli hava olaylarına karşı kırılgan. Bu durum da sigorta talepleri ve devlet destek mekanizmaları aynı anda baskı altına alabiliyor.

Reasürans piyasasının etkisi: Swiss Re ve Munich Re gibi küresel reasürans oyuncuları büyük doğal afetlerden dolayı yükümlülüklerini yeniden fiyatlarken yerel sigortacılar daha yüksek sermaye maliyetleri ve koruma maliyetleriyle karşılaşıyor. Bu etki, özellikle yoğun risk bölgelerindeki sigorta erişimini zorlaştırabilir.

Sigorta sektörü tüm bu gerçek dezavantajlara karşı risk modellemelerini güncelleyebilir, parametrik ürünler geliştirebilir, risk azaltıcı destek programları üzerine çalışabilir.

Kamu ve politika yapıcılar ise altyapı yatırımlarını hızlandırabilir, sigorta alımını teşvik edebilir, tarım sigortası ve destek mekanizmalarını devreye alabilir.

Bireyler ve işletmeler de risk analizi yapabilir, doğru teminat alabilir, basit risk azaltma uygulamaları kullanabilir ve belgeleri dijitalleştirebilir.

Sonuçta iklim değişikliği, doğal afetlerin frekansını ve şiddetini artırdıkça ekonomik maliyetler ve sigorta sektörüne yansımalar büyüyecek. Global reasürans raporları (Swiss Re, Munich Re) 2024–2025 döneminde sigorta sektörüne yansıyan maliyetlerde belirgin artış olduğunu teyit ediyor; Türkiye’de de sel, fırtına, dolu gibi iklim kaynaklı risklerin hasar bildirimi ve tazminatlar üzerindeki etkisi artıyor. Buna karşı en etkili yanıt, risk azaltma, sigorta kapsamasının genişletilmesi ve finansal mekanizmaların güçlendirilmesi kombinasyonu olacak. 

Benzer İçerikler

PSM’den Corpus Sigorta’ya ve Quick Sigorta’ya 2 ödül!

PSM’den Corpus Sigorta’ya ve Quick Sigorta’ya 2 ödül!