Webull araştırmasına göre Türkiye, inşaat sektöründe 2026-2029 için büyüme bekleniyor. Kamu yatırımları, kentsel dönüşüm ve konut sektörü büyümenin baş aktörleri.
ABD merkezli bir finans teknolojisi şirketi ve komisyonsuz yatırım platformu olan Webull, son yıllarda Türkiye dahil birçok ülkede yatırımcıların ilgisini çekiyor. Güvenilir bulunan Webull’un pazar araştırmaları da sektör tarafından takip ediliyor.
Şirketin yaptırdığı bir pazar araştırmasına göre 2026–2029 döneminde sektörün yıllık ortalama büyüme hızının yaklaşık yüzde 3,7 olması bekleniyor. Bu da sektörün durağanlıktan çıkıp yeniden istikrarlı bir genişleme dönemine girdiğini gösteriyor. Bu büyümenin temelini ise kamu yatırımlarının devam etmesi, ulaşım ve enerji altyapısındaki geniş ölçekli projeler, hız kazanan kentsel dönüşüm çalışmalarının bölgesel olarak derinleşmesi ve konut talebinin baskılanmış ihtiyaçlar üzerinden yeniden canlanması oluşturacak.
“Orta Vadeli Program” ve “12’nci Kalkınma Planı” kamunun önümüzdeki dönemde altyapıya stratejik ağırlık vereceğini açık biçimde ortaya koyuyor. Basit bir analizle, demiryolları, karayolu bağlantıları, yeni metro hatları, liman modernizasyonları ve yenilenebilir enerji yatırımlarının gerektirdiği iletim hatları, 2026’da inşaat sektörünü besleyen ana damarlar hâline gelecek.
Elbette tahmini zor değil ki enerji dönüşümü özellikle belirleyici bir rol oynayacak; rüzgâr ve güneş yatırımlarının hızlanması, bunların şebeke bağlantıları ve depolama altyapıları inşaat şirketleri için önemli bir iş hacmi yaratacak.
Bununla birlikte kentsel dönüşüm de 2026’nın en güçlü iç dinamiklerinden biri olmayı sürdürecek. Deprem riski, mevcut yapı stoku için yenilenme ihtiyacı ve büyük şehirlerdeki iç göç baskısı, konut projelerinin önümüzdeki dönemde kesintisiz talep görmesini sağlayacak. Finansman koşullarının normalleşmesi hâlinde orta gelir grubuna yönelik konut projeleri daha geniş bir Pazar alanı da açabilir. Bunun yanı sıra kamu destekli sosyal konut politikaları, sektörün alt segmentlerinde hacmi artırabilecek kapasiteye sahip.
Arz tarafında neler oluyor
Sektörün arz tarafında ise maliyet ve tedarik zinciri dinamikleri belirleyici olacağa benziyor. Çimento, çelik ve ithal ekipmanlar hâlâ döviz dalgalanmalarına duyarlı; bu nedenle 2026’da fiyat istikrarı, proje planlamasının en kritik unsurlarından biri olmayı sürdürecek. Nitelikli iş gücü arzındaki sıkışma ve maliyetler ise şirketleri prefabrikasyon, modüler yapı teknikleri ve dijital inşaat teknolojilerine daha hızlı yöneltebilir. BIM tabanlı planlama, sensör destekli saha takibi ve üretim optimizasyonu hem süreci kısaltması hem de maliyet belirsizliğini azaltmasıyla öne çıkıyor.
Elbette tüm bu pozitif eğilimler belli riskleri de barındırıyor. Ekonomideki enflasyon ve faiz dinamikleri, finansmana erişimin maliyetini belirleyen en kritik değişkenler olmaya devam edecek. Ayrıca küresel tedarik zincirinde yaşanabilecek aksaklıklar, özellikle teknolojik bileşenlerde projeleri geciktirebilir. Bölgesel jeopolitik belirsizlikler ve piyasa güveninde oluşabilecek dalgalanmalar da projelerin başlama hızını etkileyebilir. Çevresel uyum gerekliliklerinin giderek sıkılaşması ise kısa vadede maliyet artışı yaratırken uzun vadede sürdürülebilir ve daha düşük riskli proje stokunun önünü açıyor.
Tüm bu faktörler birlikte değerlendirildiğinde 2026 yılı, Türkiye inşaat sektörü için temkinli iyimserliğin hakim olduğu bir dönem olarak öne çıkıyor. Büyümenin ana motoru kamu projeleri, enerji dönüşümü ve kentsel dönüşüm olacağa benziyor. Yine tahminler ışığında, özel sektör yatırımları ise makro istikrarın güçlenmesiyle ivme kazanacak. Şirketler açısından rekabet avantajı sağlayacak alanlar, daha hızlı ve daha verimli üretim teknikleri, dijitalleşme, düşük karbonlu malzemeler ve enerji verimliliği çözümleri etrafında şekilleniyor.
Sonuç olarak sektör, 2026’ya doğru ilerlerken bir yandan maliyet ve finansman belirsizlikleriyle mücadele ederken diğer yandan uzun vadeli ve sürdürülebilir bir büyümenin temellerini atma fırsatına sahip. Yeşil dönüşümün ve altyapı projelerinin açtığı geniş iş alanı sayesinde, doğru stratejilerle hareket eden firmalar için önümüzdeki dönem hem yenilenme hem de güçlenme yılı olabilir.