Küçük lojistik firmaları için dayanıklılık reçetesi

Küçük lojistik firmaları için dayanıklılık reçetesi

Türkiye’de lojistik sektörü büyümeye devam ediyor. Bu büyümede en fazla baskı hisseden kesimlerin başında küçük ve orta ölçekli lojistik firmaları geliyor.

Türkiye’de lojistik sektörü büyümeye devam ediyor. Bu büyümede en fazla baskı hisseden kesimlerin başında küçük ve orta ölçekli lojistik firmaları geliyor. 

Türkiye’de lojistik sektörü büyümeye devam ediyor ve hem ülke ekonomisinde hem de küresel rekabette önemli bir rol üstleniyor. 2025 itibarıyla Türkiye’nin lojistik ve taşımacılık pazarı için büyüme rakamı yaklaşık 65 milyar dolar seviyesinde tahmin edilirken sektörün 2025–2030 döneminde ise bileşik yıllık büyüme oranının yüzde 4’ün üzerinde olabileceği öngörülüyor. Bu artış, e-ticaretin yükselişi, multimodal taşımacılığın yaygınlaşması ve altyapı yatırımlarıyla destekleniyor. Aynı zamanda sektörün hedefleri de büyüyor: Sivil toplum kuruluşlarının ve sektör paydaşlarının hedefi, pazar büyüklüğünü 200 milyar dolara çıkarmak ve Türkiye’yi küresel lojistik sıralamasında ilk 10’a taşımak.

Bu büyüme dinamikleri, Türkiye’nin stratejik coğrafi konumunun Avrupa–Asya ticaret koridorlarında artan rolü, dijital dönüşüm yatırımları, e-ticaretin hızlı yükselişi ve lojistik altyapısına yapılan kamu ve özel sektör yatırımlarıyla desteklenmektedir. Kur dalgalanmaları, artan enerji maliyetleri ve nitelikli iş gücü bulma zorluğu; bu firmaların hem kârlılığını hem de operasyonel sürekliliğini tehdit ediyor. Büyük ölçekli oyuncular bu riskleri çeşitlendirme ve finansal güçleri sayesinde yönetebilirken küçük lojistik firmaları için tek bir hasar ya da operasyonel kesinti dahi, ciddi sonuçlar doğurabiliyor.

Kur riski, özellikle uluslararası taşımacılık yapan küçük firmalar için en kırılgan başlıklardan biri. Akaryakıt, yedek parça ve bakım giderlerinin önemli bir kısmı döviz bazlıyken navlun gelirlerinin çoğu zaman sabit ya da gecikmeli tahsil edilmesi, nakit akışında baskı yaratıyor. Bu tabloya enerji maliyetlerindeki artış eklendiğinde, operasyonların kesintisiz sürmesi giderek zorlaşıyor. Tam da bu noktada sigorta, yalnızca “hasar sonrası” bir güvence değil, iş sürekliliğini koruyan bir denge unsuru haline geliyor.

Küçük lojistik firmaları, çoğu zaman her aracı ayrı ayrı sigortalayarak gereksiz prim yükü altına giriyor. Oysa özel yapılandırılmış paket poliçeler mevcut.
Küçük lojistik firmaları, çoğu zaman her aracı ayrı ayrı sigortalayarak gereksiz prim yükü altına giriyor. Oysa özel yapılandırılmış paket poliçeler mevcut.

Riskler ve sigorta açısından atılacak adımlar

Sigorta açısından belli bazı adımların atılması küçük ölçekli lojistik firmalarını koruyabilir.

Teminat yönelimi: Küçük lojistik firmaları için uygun maliyetli sigorta çözümleri geliştirmenin ilk adımı, teminatın doğru yerde yoğunlaştırılmasıdır. Yük sigortaları, bu firmalar açısından en temel koruma alanını oluşturur. Ancak burada kritik olan, her taşıma için ayrı ve yüksek maliyetli poliçeler yerine yıllık, çerçeve sözleşmelerle yapılandırılmış ve operasyon profiline göre esnekleştirilmiş çözümlerin tercih edilmesi. Böylece hem prim maliyetleri hem de taşıma sırasında oluşabilecek hasarlar düşeceğinden oluşabilecek risk, firmayı finansal açıdan sarsmaz.

İş durması riski: Bir diğer kritik başlık ise iş durması riski. Araç arızası, kaza, doğal afet veya beklenmedik operasyonel kesintiler, küçük lojistik firmaları için doğrudan gelir kaybı anlamına gelir. İş durması sigortaları, genellikle büyük işletmelerle anılsa da doğru kurgulandığında küçük firmalar için de hayati bir koruma sağlar. Kısa süreli ama sık yaşanan kesintilerin yaratacağı ciro kaybı, bu teminat sayesinde yönetilebilir hale gelir. Özellikle tek veya sınırlı sayıda araçla çalışan firmalar için bu sigorta, adeta “finansal emniyet kemeri” işlevi görür.

Filo sigortalarını yeniden ele almak: Burada yaklaşım maliyet–fayda dengesi açısından yeniden ele alınmalı. Küçük lojistik firmaları, çoğu zaman her aracı ayrı ayrı sigortalayarak gereksiz prim yükü altına giriyor. Oysa küçük filolar için özel olarak yapılandırılmış paket poliçeler; hasar geçmişi, sürücü profili ve kullanım yoğunluğuna göre daha avantajlı primler sunabilir. Ayrıca kasko, trafik ve ihtiyari mali sorumluluk teminatlarının tek çatı altında toplanması idari yükü azaltacağı gibi maliyet kontrolünü de kolaylaştırır.

İş gücü yönetimi: Sigorta perspektifinden ele alınması gereken bir diğer önemli konu da iş gücünün yönetimi. Sürücü bulma zorluğu, deneyimsiz personelle çalışmayı beraberinde getirirken bu durum, kaza riskini artırıyor. İşveren sorumluluk ve ferdi kaza sigortaları hem çalışanları koruyan hem de işvereni olası tazminat taleplerine karşı güvence altına alan çözümler sunuyor. Bu teminatlar, küçük firmalar için aynı zamanda çalışan bağlılığını artıran bir unsur.

Sonuç olarak küçük lojistik firmaları için sigorta, sadece olasılık üzere yapılan bir harcama olmamalı. Sigorta, dalgalı ekonomik koşullarda ayakta kalmayı sağlayan stratejik bir araç olarak görülmeli. Yük sigortası, iş durması ve filo sigortalarının doğru kombinasyonu; kur, enerji ve iş gücü baskıları altında faaliyet gösteren firmaların risklerini yönetilebilir seviyeye indirir. Doğru yapılandırılmış, ihtiyaca göre sadeleştirilmiş ve maliyet odaklı sigorta çözümleri; küçük lojistik firmalarının rekabet gücünü korumasında kritik bir rol oynar.

Benzer İçerikler

Geleceğin enerji yönetiminde akıllı şebekelerin rolü

Geleceğin enerji yönetiminde akıllı şebekelerin rolü