KPMG raporu sektörün dönüşüm haritasını çiziyor

KPMG raporu sektörün dönüşüm haritasını çiziyor

KPMG'nin “Altyapı ve Taşımacılıkta Öne Çıkan Trendler” raporu, altyapı ve taşımacılık sektörünün adeta bir eşik noktasından geçtiğini gösteriyor ve çözüm için rehberlik sunuyor.

KPMG'nin “Altyapı ve Taşımacılıkta Öne Çıkan Trendler” raporu, altyapı ve taşımacılık sektörünün adeta bir eşik noktasından geçtiğini gösteriyor ve çözüm için rehberlik sunuyor. 

Küresel ekonomi yeniden şekilleniyor. Bu alanın önemli aktörlerinden altyapı ve taşımacılık sektörü de adeta bir eşik noktasından geçiyor. KPMG'nin yayımladığı “Altyapı ve Taşımacılıkta Öne Çıkan Trendler” başlıklı rapor, bu dönüşümün dinamiklerini ortaya koyarak sektör oyuncuları için hem uyarıcı hem de yön gösterici bir çerçeve sunuyor.

Öncelikle rapor, dünya genelinde hızla değişen ekonomik dengeler ve teknolojik gelişmelerin altyapı ve taşımacılık sektörlerini nasıl şekillendirdiğini kapsamlı biçimde ele alıyor. Raporda, yalnızca teknolojik dönüşümler değil, aynı zamanda tedarik zinciri kırılganlıkları, sürdürülebilirlik baskıları ve alternatif finansman modelleri gibi yapısal değişkenlerin de sektöre etkileri mercek altına alınıyor.

Ekonomik ve stratejik dengeler yeniden

Pandemi sonrası dönemde artan enflasyon, jeopolitik belirsizlikler ve tedarik zinciri kırılganlıkları; altyapı yatırımlarının planlanmasında risk yönetimini ve esnekliği ön plana çıkarıyor. KPMG raporu, ülkelerin artık sadece fiziksel altyapıya değil, dirençli ve sürdürülebilir sistem tasarımlarına yatırım yaptığını vurguluyor. Özellikle gelişmekte olan ekonomiler için altyapı artık sadece büyümenin değil, jeopolitik stratejinin de bir parçası.

Raporun en çarpıcı noktalarından biri, dijital teknolojilerin taşımacılık sektöründeki dönüştürücü etkisi. Nedir bunlar?

  • Yapay zeka destekli trafik yönetimi,
  • Nesnelerin interneti (IoT) tabanlı filo izleme,
  • Veri analitiği ile akıllı bakım sistemleri.

Bu ve benzeri uygulamalar hem karayolu hem de deniz/hava taşımacılığında operasyonel verimliliği artırıyor.

Liman ve havalimanlarında enerji verimliliği gibi sürdürülebilirlik odaklı uygulamalar yaygınlaşıyor.
Liman ve havalimanlarında enerji verimliliği gibi sürdürülebilirlik odaklı uygulamalar yaygınlaşıyor.

Dijitalleşme hayati önemde

KPMG’ye göre artık “dijitalleşmemiş bir altyapı yatırımı, gelecekte değerini hızla yitirecek bir yatırım” anlamına geliyor. Rapor; karbon emisyonlarının azaltılması, yeşil finansman modelleri, yenilenebilir enerji entegrasyonu gibi konuların altyapı projelerinin finansman bulabilirliğini bile doğrudan etkilediğine dikkat çekiyor. Artık altyapı projeleri, sadece teknik değil aynı zamanda çevresel ve sosyal etki kriterlerine göre de değerlendiriliyor.

  • Ulaşım projelerinde sıfır emisyonlu toplu taşıma sistemleri,
  • Lojistikte elektrikli dağıtım araçları ve şehir içi mikro-lojistik çözümleri,
  • Liman ve havalimanlarında enerji verimliliği gibi sürdürülebilirlik odaklı uygulamalar yaygınlaşıyor.

KPMG, altyapı finansmanında risk paylaşımı odaklı hibrit modellerin öne çıktığını, bunun yanında yeşil tahvil ve ESG uyumlu fonların giderek daha fazla tercih edildiğini vurguluyor. Artan maliyetler ve bütçe kısıtları, kamu-özel sektör iş birliklerini yeniden şekillendiriyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için bu durum, uluslararası yatırım çekebilmenin anahtarı olabilir.

Rapor ışığında Türkiye, yeşil limanlar ya da düşük emisyonlu toplu taşıma gibi sürdürülebilirlik kriterlerine entegre projeler geliştirmeli.
Rapor ışığında Türkiye, yeşil limanlar ya da düşük emisyonlu toplu taşıma gibi sürdürülebilirlik kriterlerine entegre projeler geliştirmeli.

Türkiye için ne anlama geliyor?

KPMG’nin rapordaki bulguları, Türkiye’nin altyapı yatırımlarını planlarken dikkate alması gereken kritik stratejik konulara da işaret ediyor.

1. Dijitalleşme yatırımlarını önceliklendirmek

Dijital dönüşüm, altyapı yatırımlarının verimliliğini ve sürdürülebilirliğini artıran temel bir unsur. Türkiye'nin, şehir içi ulaşım sistemlerinde akıllı trafik yönetimi, dinamik sinyalizasyon sistemleri, gerçek zamanlı yolcu bilgilendirme sistemleri, mobil ödeme altyapısı ve otonom araç entegrasyonu gibi teknolojilere yatırım yapması gerekiyor. Bu dijital çözümler, yalnızca trafik akışını optimize etmekle kalmıyor aynı zamanda enerji tüketimini de azaltıyor. Ayrıca yapay zeka ve büyük veri analitiği sayesinde ulaşım planlaması çok daha etkin yapılabiliyor.

2. Sürdürülebilirlik kriterlerine entegre projeler geliştirmek

Türkiye'nin altyapı yatırımlarında, iklim değişikliği ile mücadele hedeflerine uyumlu projelere yönelmesi kritik önem taşıyor. Bu kapsamda yeşil liman projeleri (enerji verimli operasyonlar, alternatif yakıt sistemleri, dijital liman yönetimi) geliştirilmesi ve elektrikli otobüsler, hibrit tren sistemleri, bisiklet yolları gibi düşük emisyonlu çözümlerle toplu taşıma ağlarının genişletilmesi önemli konular. Sürdürülebilirlik artık sadece çevresel bir sorumluluk değil aynı zamanda finansmana erişim, uluslararası iş birliği ve yatırım çekiciliği açısından da stratejik bir zorunluluk.

3. Entegre taşımacılık sistemleri kurmak

Altyapı yatırımlarında bir diğer öncelik, karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu taşımacılığını birbirine entegre edecek sistemler kurmaktır. Bu sayede çok modlu lojistik koridorlar, kentsel ulaşım merkezleri ve mobilite hub'ları oluşturulabilir. Bu şekilde entegre olan sistemler sayesinde hem yük hem yolcu taşımacılığında zaman ve maliyet avantajı sağlanabiliyor. Trafik yoğunluğu azaltılır, karbon ayak izi düşürülür. Ayrıca bu yaklaşım, sanayi bölgeleri, limanlar ve havaalanları arasındaki ulaşım ağlarının daha verimli yönetilmesine de katkı sağlar.

4. Proje portföyünü revize etmek

Uluslararası finansman kuruluşları ve yatırım fonları, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine uyumlu projelere öncelik vermektedir. Türkiye'nin altyapı yatırımlarında bu kriterlere uygunluk sağlayacak şekilde yeşil tahvil, sürdürülebilirlik bağlantılı kredi ve iklim fonları gibi araçlardan faydalanabilecek bir yapı kurması gerekmektedir. Bunun için mevcut proje portföyü gözden geçirilmeli; karbon etkisi hesaplamaları, iklim riski analizleri ve etki değerlendirme raporları ile desteklenen, şeffaf ve hesap verebilir projeler hazırlanmalı. Bu durum, yalnızca finansmana erişimi kolaylaştırmakla kalmaz; aynı zamanda ülkenin uluslararası itibarı ve yatırım çekiciliğini de artırır.

Bu dört stratejik başlıkta elde edilecek gelişmeler, sadece bugünün altyapı ihtiyaçlarına değil geleceğin şehirleri, sürdürülebilir kalkınma hedefleri ve küresel iklim taahhütleri doğrultusunda şekillenen bir vizyona hizmet edecektir. Türkiye’nin bu alanlara öncelik vermesinin uzun vadeli ekonomik büyümeyi desteklemesinin yanında, uluslararası yatırımcılar nezdinde de güven veren bir konum elde etmesini sağlar.

Küresel anlamda KPMG’nin bu kapsamlı analizi, altyapı ve taşımacılık sektörlerinin geleceğini şekillendirecek dönüşümlerin kapıda olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Sektör paydaşlarının kendilerini yeni gerçeklik ve gerekliliklere uyumlaması yalnızca bugünü değil, yarının şehirlerini ve ulaşım ağlarını da şekillendirecek kuşkusuz.

Benzer İçerikler

Türkiye İhracatının 2025 Yıldızları(İlk Çeyrek)

Türkiye İhracatının 2025 Yıldızları(İlk Çeyrek)